12
Yorum
32
Beğeni
0,0
Puan
722
Okunma
eprimiş bir zaman diliminden esiyorsun
alnımın çizgilerindeki unutkanlığa
rızamı sorma gereği duymadan diriliyorsun
bilinçaltımda
ve yeni bir keder daha defnediyorsun
içimin kalabalık koylarına
oysa vakit
yarım asıra on kala
işte Dicle
işte Mardin Kapı
işte Surlar’la kardeşliğimiz
ki süresiz abluka altında
hatırlar mısın
içimize mırıldanmaktan usandığımız
lehçemin anarşist türkülerini
taş evlerin serin sıcaklığında
yılmaz cüretinle gömdüğümüz
kitapların içindeki dünyayı dalaşırdık birlikte
mesela sen
Canetti’nin (k)ayıp kervanında kaybolurdun
beni sevdiğin kadar
tabladan dans ederek yükselen duman
güzergah edinirdi ciğerlerimi, hiç sakıncasız
ellerinde
konuşkan bir şehvetle
(üstelik mum ışığında)
"Körleşme"yi özetleyişini hatırlar mısın
ah, biz ki
herkesin dilini konuşacak
yaralarını saracaktık
- oysa yollarda
bir başımıza
yaralarımızla kaldık başbaşa -
etme eyleme,
"meso, endi beso!", dediğimde
bu yolda "teyna" da
tarafsız da olunmaz, demiştin ya bana
ah, sen şimdi olsaydın eğer
sürgün sinemin "teyna"lığını anlatırdım sana
*
Zazaca
meso: gitme
endi: artık
beso: yeter
teyna: yalnız
H. Korkmaz, (!) Sthlm