7
Yorum
20
Beğeni
5,0
Puan
314
Okunma
‘’Hiçbir yere âit olamamak, yine zaman ve mekan şikayetinden azâde bir mağlubiyetin teselli cümlesidir. Ve bir sıkışmışlık, bir boğulma hissi.
Bu tükenmişlikte yeni insanlar tanımak şöyle dursun, tanıdıklarını da unutmuştur.
Sartre tam da bu durum için bir özet yapmış aslında.
’’ İki kent arasındayım; biri bilmiyor beni, öteki artık tanımıyor ’’(Alıntı)
Tüketilmiş düşler coğrafyası, sancılı bir oluşumun ilk meyvesi.
Acının körüklediği vazgeçişler
Sonsuzluğun rötuşladığı geç kalmışlıklar
Ve erkenden düşüp de yola
Hali hazırda
Ertelenmiş bir mutluluğun çapaklı gözlerinde
Geviş getiren yaşların göz pınarlarına teslimiyeti
Geçimsiz duygular mezarlığı
Yerin göğün birbirini tepelediği
Bir ahlat ağacı iken içimde baş veren
Ah ve vah dolu ömrü anbean güdüleyen
Teslimiyetinde kaderin
Tesirsiz bir gülücük hükmünde verilen
Kararın nasıl ki yok ederi
Tepeciklere kurulu kulübeler
Derinlerde saklı mezardan saraylar
Ve ruhun saymanı
Kalemin tevazu yüklü bildirgesi
Yaşamakla hemhal
Ölüm ise peşi sıra bir vagon
Nasıl ki önde giden lokomotif
Dümeni kıransa bilinmedik bir zamanda neşreden
Hem asi hem asil hem de asal
Renklerin curcunasında saklı rüzgâr
Arka fonunda kaderin
Ön sözü iken bilinmezin
Ve tevafuk yüklü bir hikâye
Temsil ettiği nasıl ki nice zümre
Meşakkatli bir sayaç
Sözcüklerden örülü bir sarkaç
Yerin göğün Efendisi
Meylettiğimiz ne olursa olsun
Umuda mahal veren
Acıyı tetikleyen olsa bile ömrün
Öncüsü bir muradın daha dillendiği…
5.0
100% (17)