18
Yorum
40
Beğeni
5,0
Puan
720
Okunma

‘’Yıllar geçmedi, yıllar eskidi
Dokunduğum yerde kalıyorum
Yaşlı bir kelebek gibi.
Ve konuşmuyoruz gerekmedikçe
Arada mektup yazıyorum sana
Ah, olmayan sana. hiç olmadın ki’’(Alıntı)
Rengime d/okunmayın muhitime de gelmeyin
Aşk iken öksüz kelam
Yatağa düşen imgelere de takılmayın
Rakımı yüksektir ruhumun
Çelme takanlara duyduğum hicabın
Nasıl da büyüktür burnu
Yalnız tek kişilik sevdaların
Akıbetinde saklıdır zaman ve de sırlar
Münasip bir dilde sevmeyi bilmeyen yıllar
Asla olmadı ki kadirşinas
Öğeleri kayıp aldatılmışlıkların yüreği
Nasıl da sızlar
Sızar hem de nasıl sızar
Bir kovadan
Bir kovandan
Bir de kapıdan kovulan
Baş koyduğum
Yollardan
Tepe taklak düştüğüm kadar
Tekeri kırıktır
Yüreğimin
Yongası nadirdir
Sevdalandığım her çiçeğin
Balına razı
Bakaya kalan bir rıza
Bekası ölümün sabit bir rota
Meylettiğim kabrin başucunda
Saf tutulası
Seyyah yüreğin damgası
Ölümün locası
Sözcüklerin yoncası
Sözü özü bir adakların yâdında saklı
Düşler gibi
Melankoli yüklü ömür gibi
Sazı sözü eksik olmayan çengiyi
Ben mi?
Davet ettim sanki?
Racon kesen bir aşk iken muhatabım
Ölümü gör, sevgili
Ben sensizlikle seviyorum seni
Ses etmeden
Gıkım çıkmadan
Gaza gelen kederime dahi söylenmeden
İzini kaybettiğim
Kendimin
Duyulmaz iken ayak sesi…
5.0
100% (24)