6
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1893
Okunma

mapushane
kara bir yer
gölgeler saklanır
aydınlık yasak
sayısız titrer nabız
yaşamak ölüm tuzağı belli
duvarlar yalnızlığın aynası
az biraz ışık keser deriyi
kan kokan hava
yakar ciğeri
çığlıklar hazırlanır
hazır
ayaklanır hücreler bir bir
kan bedenlerden sıyrılır
gönülden bir hasret düşer ki
yanar yanmaz biter
köz uyur
dumansa duyulur
artık maphusane
uyanmıştır
mapushane havası başka yerden gelir
mezar taklidi yapar ranzalı yataklar
seramikleri düşen yaş taneleri yıkar
isli lambalar sönmeyen arzuya parlar
kollar yastıkları sarar aşk hala yanar
gece gelsin diye gündüzün gözü
malumdur
kapanır
gece gelir dize
böcekler uğuldar
bulutlar sessiz
şimşekler hassas
başağın tadı az
su alevli akar
gözler kapanır
düşlere kadın
kaptırılır
mapushane ay gibi gecede parlar
dört bir yanında talihsiz ışık
toprağı bile utandıren bir yer
avlusunda ot bitmez
haramdır yasak
askerler cigara üstüne duman yakar
gün biter uyanır toprak
horozlarda radyo ıslığı
otomobiller öter önünde
telaşlı kimseler bağırır
bakan geldi eve cezaevine
yaklaşın dağıtın hüznü
serin bir rüzgar savrun
girsin tüm deliklere
varsın bu hükümlünün
garip ciğerine
bu hükümlünün adı rızadır
şu geçirdiği gecenin sebebi
öldürdüm dediği
öldürebildiğine
dediği laflardır
demiş ki:
-sevdanın adına adım tutsaktır
gölgemle büyüyen aşkıma
sözüm bile kuraktır
sen kaçınca benden
ölüm bana hesaptır
ölmen gerekti yavrum
öldürmek
aşkıma bile inattır-
işte böyle düştü rıza buraya
böyle içti karanlığını bu yerin
bunca sene ziftli duvarlara bakarak
ölümünü nefes nefes adımlayarak
yaşamaktan yaşamamaya yaşadı
yaşadığını yaşamak sandı
öğle vakti sıcak
güneş çırılçıplak
bulutlar uzak
otlar kuruyor kuru
gökte ateş kokusu
ölen toprağın nefesi
rüzgarla tepişiyor
göbekli bakan yollanmak üzere
af çıkarılmıştır haberi
rüzgarla duyurulmak üzere
af ulan af diyor hükümlüler
ayaklar esareti eziyor sanki
gözler mutluluğun aynası
sözler sevebilmenin itirafı
öyle bir güzellik sarıyor etrafı
çirkinliğin hepsini mapushaneye
yollamalı diyemiyorlar ama
gerçekten birşeyler
hissedebiliyorlar
rızanın gönlüne çekilmiş hapis
çıkamaz çıksada ne etse bilemez
bu karanlığın tadına öyle alıştı ki
hissetse bile eskisi gibi gülemez
tozu dumana hapis
herkez ayrıldı işte
kimse kalmadı
sessiz
acı içinde duvarlar
özgürlük bilmez ranzalar
şafağın yanında yatarlar
ve yarınları aydınlatacak
mutlu ve huzurlu bir toplum için
güya bizim için
acıları tekrar yaşayacaklar