1
Yorum
20
Beğeni
5,0
Puan
451
Okunma
bazen telaşlanır ciğerim
bir tütün bir tabaka
oturup göğü sayarım
yakam da iğnelidir gözlerin
saçların uzanır rüyalarıma
ölü evleri keşfederim
daha yeni kurulmuş bu meydanlar
seni beni ve atları
saydığım gökyüzüne asmışlar
müjgan olur mu böyle
saatleri günleri alıp gitmişsin
asırlık acıları bileklerime dikmişsin
saat 3.30 treni
bu sapa yoldan ayrılalı çok mu oldu bilmem
yahut gözlerim mi alıştı
yalnızlığın gökyüzüne
bu kederden kararan ellerim
neden hep saçlarının bittiği yerde
müjgan olmaz böyle
böyle sessiz sedasız
gidilmez
insan ölmeden diri diri
bilmediği topraklara ekilmez.
uyandım içerim ölü evler ormanı
tabakam da tütünüm bitmiş
seninle beraber gecelerce saydığım
gökyüzü çekip gitmiş
o son hüzünlü şarkı ellerinle
saçlarımdan ayak bileklerime kadar beni eritmiş
meydanlar kurulmuş müjgan
çocukluğum vurulmuş
sevgimin suçsuz telaşı
yanmış bir salıncak da unutulmuş
kesilmiş tohumlar gibi çürüyen
bu bileklerle
atları da kurtaramadım müjgan
böyle gidilmez
diri diri gömülen
ağaçtan artık çiçek beklenmez
bu tren bu sapa yoldan ayrılıp
kendine bir çöl bulmuş
gel gör yusuf;u attıkları kuyu
beni de yutmuş
bu hüzünlü şarkının son seyridir
kuyudan görünen şu alem
hoşçakal müjgan
.
5.0
100% (11)