4
Yorum
21
Beğeni
0,0
Puan
464
Okunma
An-ne, iki hece sığmaz cihana!
.......
Yorgun ayaklarım taşımakta üşengeç…
zamanın akışına bıraktım
yol ardı yürümeye çalışıyorum.
Sıkılgan bir hırka üzerimde
ansız türeyen şakayıkların fısıltısında sızlıyorum.
Tepeler yol kesmeye and içmiş gibi
kayboluyorum
bir sağa dönüyorum bir sola…
bir ardıma bakıyorum bir önüme…
ıssızlık çiğ olmuş ezilirken bir hüzme arıyorum gökyüzünde…
yıldızlarda kandilsiz hiçbiri yön vermiyor
gömülmüşler sensizliğe
Hatırlamıyorum en son ne zaman baktım sana
karşımdaki silüet sen miydin ben miydim anlayamamışım hala!
Titrek bir bayrak diktim vatanıma
korkularım dahi işgale uğramakta…
Nerdesin?
hangi çıkmaz savurdu
hangi rüzgâr yelkenime sokuldu
ben nasıl geldim bu diyara?
…..&…
--------
------
----
Yorgunum,
titrek ayaklarım adım kısmakta…
daha birkaç gün önce kucağında
ertesi gün dizinde dün koşmaktaydım.
İki hece arasında ne kadar mutluydum
Kanatlardın gölgelerdin
ah şimdilerde yanımda olsaydın…
sarsaydın dualarla yaralarımı
okşasaydın nasırlı ellerle saçlarımı…
gitmek sana mı kaldı anne!
Yol gözlemek evlada mı düşer anne!
Tut ellerimden sana her günümden daha muhtaçken
sar kollarını
sensizlik hırkası daha çok üzerime sinmeden…
&&&&&
…………..
………….
Korkuyorum anne
ışıksız kaldığım hücremde sensizliği
öğrenemedim ki öğretmedin ki
babamsız geçen yıllarıma dayanak
kırağı dokunmasın diye üzerime saçaktın
şimdi hangi dal tutundurur beni
hangi değnek tutar ayakta
hangi dağ yamaç olur hangi dua korur
kim kerteriz olur yoluma…
&&&
……..
……..
Hatırlıyormusun anne kaç yaşlarımdaydım?
Bir gül getirmiştim sana.
Senin yanakların gibi al al,
Kokun gibi misk kokuyordu
Önce kaşlarını çatıp sonra tebessüm ederek
‘’nerden kopardın’’ diye sordun…
ardından incitmeden okşarken gülü
keşke dalından ayırmasaydın diye lafını soktun… Haklıydın anne
hiçbir gül dalından kopmamalı
hiçbir gonca gülünden ayrı kalmamalı
anladım anne yıllar sonra seni
öyle batmış ki o söz canıma
bir daha hiçbir güle dokun/a/madım…
Gölgemin karanlık tarafı
Dökme matem üzerime
Bin vah’ımdan birini
İstesen de veremem
Cennet sürsen damenime…
…..
…..
…..
Ey can yongam!
En acı-yanım,
Çatlıyor sensizlikle kuruyan damarlarım
hararetle akıyor yüreğime
Kimi geçkin bir şafak
Kimi mehtabı eksik gece
Sen,
Sen,
Sen!
Eksildin ya
Gün doğmuyor üzerime!
….
….
….
Sokulurdum yanına
korkardım göğün sesinden
Sarılırken cennet kokunla
En tatlı sen öperdin
En güzel sen severdin
Hatta kızarken bile sen ne güzeldin!
…..
…..
…..
…..
Erimeyen şeker vardı sanki ağzında
Merhamet saklıydı ses tonunda
Bırak bir canın incinmesinden sakınmayı
Çiçekleri sakınırdın parmaklarından
Neden?
Neden bu kadar iyiydin
Yıpranmasın diye çevren
Hep kendini bitirirdin…
…..
…..
…..
…..
Küskünüm sana Anne!
Sensizliğe alıştıramadın
Ansızın giderken mutlu mutlu
Beni dünyada bıraktın…
halil