Yâdında dünün meylettiğim kadar
Aşka meyyal
Simyacı ruhun gezgini
Kalemle aralıksız ettiğim hasbıhal

Çömdüğüm
İçime çektiğim kokusu çörek otunun
Gizemin esintisi
Çatlayan nazar boncuğum
Kem gözlerden ırak
Seyyah sevgimin s/üzülen nidalarından
Ansızın da firar etti mi ruhum
Bedenin akan çatısı
Tutmaz ellerim ne nefreti ne ki
Tutuşan sevdalanmış yüreğim
Varsa yoksa kırık tekerin izi

Salkım söğüt misali
Dargınlığım kadar dağınıklığımı
Hoş gör, azizim
Sehven ölü
Şifa bildiğim duayı
İçimde saklı solgun yüzü
Şüheda dünün kayrası
Sakıncalı bir karnaval
Tozutan zalimin közü
Ölü imgeler külümden doğdu doğacak
Gecenin
Hem neferi
Hem sönmeyen feri

Mehtap da sevdalı yıldıza:
Lakin bilemediği kadar hangisi
Lal hecelerle tutuşan kabrim
Sefasını süremediğim
Tabir-i caizse sönmeyen bir ateşim

İnzivada geçmiş sair ömür
Tevazu yüklü göğün sür-git nidaları
Bazen bir kuşun
Kurşun ağırlığında kanatları
Ruhuma kurşun döken kadın.
Belki izafi belki de neşeli bir Çingene
Nemrut ruhların isyanı

Nur yüzlü bir aşkın özlemi var içimde
Sen çal ben oynarım,
Zemheride saklı yüreğim
Sevecen sevginin sillesi

Özüm şiir
Sözüm aşk
Közüm nazlı
Endamlı nice niyaz
İçine çekilesi bir duman mıdır yoksa?
Nazlandığımsa
Nasıl da aşikâr

Zümrenin Zühre’si
Aşkın güncesi
Sözcüklerin efendisi
Ziyan edilesi
Bir ömre sunulası tek ziynet
Aşk iken çeperi
Özlem sonlanmayan neferi
Bir salkım üzüm misali
Yediğim b/ağını da sorduğum
Mayhoş tadı aralıksız içimi deşen
Hem güleç bir seferi
Hem de hüzünlü bir yürek
Aşkla özlemle hayatı mest ederken güneş
İçime doğan turuncusu
Yakıp kavuran

Zinhar sevdiğim
Simasında aşkın semada saklı
Bir ışık bir ışıltı
Nazenin bulutların çağrısı
Ölümüne kanat açtığım
Dinmez de bekleyişin mesaisi
Varsın dinmesin rüzgâr
Emsalsiz bir hüzünden arda kalan
Umudun sarkacı
Aşkın fedaisi
İçime kaçan hangi coşku ise
Ölüm ise sonlanmayan bir vecize
Kurda kuşa yem olmadan
Yârimden yana tasam
Yâdında mazinin
Yakan ateşe kefilim
Ansızın da zuhur etti mi o tek kıvılcım
Ölmeye de dünden razıyım