3
Yorum
46
Beğeni
0,0
Puan
623
Okunma
toprağın kızgın güvertesinde ütopik tanrı
bozguna uğramış sualin hatmi
dem-i mahzene pay edilmiş firkat zaman
gaybın sahibi,
varlığın hiçlikle savaşan alfabesi
söyle,
ey yerin, göğün sahibi
söyle göğsü sineye,
vurduğun kilidin neşter yarası
söyle,
yarası kan,
lehçesi hüzün,
sus’unda ölüm,
ölümünde umut var mıdır,
var mıdır kayboluşun arafında dönüş
söyle,
söyleyin ey meyal, meyal
dökülen sancılarım
söyleyin,
serviler, sancılar, alaca kuşlar
ve dil bilmez sus’lar
söyleyin,
incinmişliğin kırkikindi yağmurlarında
öper mi sevdam omuzumdan
efsunlu bir hasretle dokunsan saçlarıma
yaralarımın avuçlarından öpsen
ruhuma sirayet eden hazan mevsimlerini
çekip bir, bir alsan gözümden
rahman olur mu yolunu kaybeden yaşlarıma
acının izinde
yitik bir coğrafya yüreğim
yüreğim ki
kaybın hükmünde
lacivert gece sıtmasıdır
duada yeşeren nefesim,
hasbihalım,
secdede dudak fısıltım,
söyle ,
şifa olur mu özün özüme ...
~°~
~°~
~°~