Hikaye anlatmak için acı çekiyor olmalıyım Füsus . . .
En acısı kalbinde gizli yedi veren bir sabır hangimiz daha gerçek
İlk acıyla büyürmüş insan hangi zaman Sen söylerdin dinlerdim aşkla bakıyorum bomboş Her daldığım yer göz aşımı
Otağlar kuruldu altın orda cenkler kuruldu Toz içimize doldu göğe sardı Kimse bilmez görmez duymaz sandıklarımız dolusu devâ Otağlar kaldırdı göçtü top yekûn Ateşler yakıldı kavurdu söndürdü yağmur Gök toza bulandı içimde yangından arta kalan Kül gibi buruk mayhoş bir soluk gri
Ilık bir harf koydu geriye Hepimiz içimiz kıvıl kıvıl lale Güldür diye bir deli sarmaşık Ha bugün ya yarın yoksa ne diye durduk yolun başı
Bir gün bir kitap kapağı kaldırılmış ola ki İçinde zehir zemberek ilanı aşk Hadi yağmur da yağsın saçların kıvırcık Kim diyecek sana çok güzel bakıyorsun Yağmura benzedi ela gözleri deniz kokuyor
Ney sesi bendir ağıtı bir kadın çıplak ayaklarında kum falı bakılmış Sen hep o dilbaz ruhunla Teninde gül kokan aşkı derkenar yaz bu masala
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Sekiz şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Sekiz şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Acılı bir yürekten dökülen sade, duru, inciler gibiydi kelime kelime şiir. Acılar olgunluğa tırmandıran aşamalar. Yaşansınlar yaşam masallarımızda. Sonu güzel bitecekler de olacak nasılsa...
Yaşarken acısı tatlısıyla çok gerçek olanlar sonradan bakınca çocukluğumuzun masalları gibi. Nerede başlayıp nerde bitecek bilmezken isimsiz bir coğrafya son durak olabiliyor. Ve devam ediyor başka bir masalda yaşantımız.
Arı kovanını andıran düşünce otağı bu şiirin ruhu; düşüncelerin labirentindeki git gellere rağmen. Ve iç coğrafyasına istikrarsız yayılan sarmaşıkların verdiği kaosun tasviri biraz da...
Evet, belklersin, bekleriz ya da erteleriz kollektif olarak "ha bugün ha yarın" diyerek. Ki doğruluğu da, yanlışlığı da muamma...
Her şeye rağmen, söylencesiyle iyimserliği elden bırakmayan bir şiir. İyi ki, diyorum, iyi ki...
Selam ve sevgiler zarif kalemine, sevgili Sine.
Tüya tarafından 28.4.2024 15:07:59 zamanında düzenlenmiştir.
Sevgili Tüya tam da dokunduğun gibi. Kendi yaşadıklarımız, görüp izlediklerimiz, dünyada olup bitenler, müdahale edemediklerimiz gülle gibi içimizde kaskatı. Ancak yazarak sağaltabiliyoruz.
Yüreğinize sağlık, kaleminiz daim olsun. "Yüzük Taşları" adlı bu şiirinizde insanın iç dünyasındaki karmaşıklığı ve yaşamın getirdiği zorlukları anlatırken, dilinizdeki derin anlam ve imgelerle büyüleyici bir atmosfer yaratmışsınız.
Dizelerinizdeki her kelime, derin bir duygu yoğunluğu taşıyor. İnsanın yaşam boyu karşılaştığı acıları, iç dünyasındaki yankıları ve bu acılara karşı geliştirdiği direnci, ustalıkla işlemişsiniz.
Şiirinizdeki görsel imgeler ve benzetmeler, okuyucuya derin duygusal bir yolculuk yaşatıyor. İnsanın içsel çatışmalarını, umutlarını ve yaşamın karmaşıklığını anlatırken, okuyucuya kendi iç dünyasına dair derin bir keşif fırsatı sunuyorsunuz.
Bu muhteşem şiiriniz için sizi tebrik ederim. Kaleminizden dökülen her kelime, bir sanat eseri niteliği taşıyor. Daha nice güzel şiirlerde buluşabilmek dileğiyle.
İncelik gösterip şiir üzerine düşünüp ve buraya da yazmışsınız ne güzel. İç dünyamız karışık neyin nerde tezahür edeceği de belli değil. Tabii olarak çevrenin gördüklerimizin yazdıklarınıza etkisi yadsınamaz.
sadece çok güzel demek yetmez bu şiire. üzerinde durduğum bir çok yer var. beni ben yapan. kelimelerin duygularıma dönüşüyor. öyle işte. sanatsal veya imgesel bir yorum yapamıyorum. ah keşke demek istemiyorum. sen anla beni sine.
İnsan bazen neyi neresinden tutacağını bilemiyor. Yakaladığın yerden derim ben. Sen hep incelikli ve zarifsin. Uzun söze ne hacet. Gelmiş göz atmış olman yeter.