bugün hüzün yüklü yüreğim
yokluğunun ilk bayram sabahı
bugün histerik bir günün kızıllığına boyandı saatler

umutsuzluk ağır basıyor
biran anılar canlanıyor gözümde
Sesini duyar gibi oluyorum
olduğum yere dört büklüm diz çöküyorum
sonra, "Sakın zayıf olma evlat kalk ayağa" diyorsun
yeniden dimdik kalkıyorum ayağa
tek muhatabım hayatın karşısına

hem biliyor musun baba?
halâ ilk gün ki gibi
yokluğun acı veriyor her hücreme
jilet yutmuşcasına acıtıyor içimi gidişin alışamadım işte alışamadım yokluğuna
yokluğunu yüklemek ne zor şeymiş
bir gün; soğuk bir mezar taşına "Babam!" diye sarılacağım gelmezdi aklıma

ben geldim babam/bugün bayram
Sen yoksun
bu sensiz geçireceğim ilk bayram
"Sensiz nasıl geçecek günler" diyordum
bak koskoca üç ay geçmiş bile...
zamanın geçmesi, seni unutturur mu?

ben geldim/bugün bayram
yüreğim iki taş arası ezilir
yokluğun ve mezar taşın
siyatik damarımı azdırır
inceden inceye/derinden derine
ateş topu yutmuş misali bir his içimi acıtır

söylesene babam, ölüm kapına dayanınca
sen ne söyledin?
azrail nasıl ikna etti seni?
bizi bırakacak kadar
güzel bir cennet mi sundular sana?
cennetin de bize de yer var mı baba?

mesela o, dayanılmaz ağrıların dindi mi?
biz senin gönül süzgecinden geçtik mi?
sende özledin mi bizi,
bizim seni özlediğimiz gibi?
sensizlik koca bir hiç be babam!

yaşamayı artık sevmiyorum eskisi kadar
soğudum hayattan ve hayatın içinden geçen her şeyden
gidişinle kırıldı dilimin, dizimin feri

kızıl bir zaman belleğinde nereye ait olduğumu bilemiyorum
işgal altında kalmış bir ülke gibiyim
kentleri yıkık dökük
gri renge boyanmış zaman
sıtmalı üşümelerim

ellerinin sıcaklığını özlüyor saçlarım
sana geldim/uzat ellerini öpeyim babam!
uzağım da değilsin/dilimin ucunda/yüreğimin usundasın...

3 Haziran 2019

" Babamın anısına saygıyla "
Ölüm tarihi 04.03.2019