0
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
431
Okunma

Hangi ölümün rengindesin
Hangi çılgının ayaklarına vurulmuş çilingir
Asmasında bir üzüm gibisin
Ne zaman çağırsam sesimi duyan
ruhuma pranga bağlarken toprağın en güzel yorgan olduğunu anlamışım
Yani sana d/okunurken ki tutsak halimi...
Keklik yuvasında gölgesine kızgın
Pençesinde bir masivayı görmeye meğilli
Gönlüme nara düşüren bir kalbur nazlısı gibi
Suya irkilmişse kul/açların
Sırrı ifşası bile metruk sayılan
Ölüm kaydıyla bir vaveylaya eğil
adım adım sorulur mu?
Uçurum kenarında boyanır
Rengi rengarenk bir sayfayı beraber açmaya
Ölüm sonrası yani
Setreylerken aşkını
Vurulmuş bir bukalemun ardında
Bulutlar ötesi bir ışık gibi
Teslimiyet yelkenine günah vurmuş...
Azad edilmemiş bir makber gibi
Döngüyken ateşin
huzura gaflet düşer
Mum gibi zarif kalan bir sancı
Alevler türküsüne k/ağıt gibi
Sulha yanık bir aflaz gemisinde
düş/erken yangın buğdayları gibi
Bilmiyor musun neye ifşa
Esrarında koklarken bir sır
Güle ne yetişirse ondan
Yaprağın kokusunda ışık ezmesi gibi
Karanlıklara üflerken bir gıpta yağmurunda
Neye hasret gibi
Neye haslet beslenirse ondan
Ölüm yanıma yakışan gömleğiyle
Dügmesini unuturken
Ne çok yana yana
Ermiş bir günese selam göndermiş
Güneşi mevsiminde
Buğdayda serpilmiş sevgi tomurcuklarıyla
Gör
Ufku çağrışımda genzi yanık bir öyküye çarmıh germenin imkansızlığını
Gülü sulamaktan ve
temaşe etmekten korkarken
Gülüver bana ey yar
Bir ağactan bakıyorum sana
Rüzgarda güneş eserken
Güneste rüzgar vurur mu dallarıma
Ey gülşeni kanatlarımda huyuma ışık veren yar
Aç
kana kana
bir şarkıda göftesini kaçıra kaçıra s’aklama benden ilhamını...
Gezgin imgeler...
5.0
100% (3)