6
Yorum
34
Beğeni
0,0
Puan
686
Okunma
herkes bir yere gidiyor
sen bilmediğin yüzüne
ben. bilinmeyen dünyama
babam öğretti yürürken rüzgar çıkarmayı
annem gibi krizantemlerin sessizliğinde yaşamayı
ayaklarımda yaprakların sarı hüznü
yalansı sıcaklığı
ben. aynı kahvaltı masasında oturmuyorum artık
aynı güleryüzü yakalayamıyorum bugünlerde
kalbim. mor bir glayör
mutfak penceresinin lilyumlarına doğru bakma telaşında
yorgunum. içimde bir sterliçya
karşılaşmamız tamamen kış meselesi
çayın şekerli
domateslerin kabuklu oluşu artık ırgalamıyor beni
üzgünüm. kirpiklerimde bir kamelya
ağladıkça ağlıyorum
aslında sofradaki zeytin çekirdeği deli ediyor beni
yerken saklamayı unutmuş olmam ayrı deli ediyor
her yer zeytinlik oluyor
her yer zeytin yeşili
benim için önemli olan şeyleri düşünmemen arttırıyor içimdeki fırtınayı
bütün çicekleri alıyorum camın önünden
bu şiir gibi konuşmayı unutmayalım istersen
ya da unut.
unut
üzerimdeki gri hırkayı
dokusundaki salaş gözleri
birden kayboluşun geliyor aklıma
iris çiçeği gibi oluşun
iki kaşımın ortasında asil bi rüzgar
beni benden alıp sana getiriyor
hiç düşünmüyorum ardından
aşk biten bir seydir diyor. mor krizantem
karşılığı olmayan bu yolculuk neden düşündürüyor seni
bilmemek için direniyorum.
bir o kadar da düşünüyorum
nacizane. dönüyorum yüzünden
yüzüm henüz bilinmeyen bir rüzgar kırıntısı
beyaz bir inançla leke sürmeye çalışıyorum annemin sessizliğine
annem gülümsüyor
yanağında papatya
...