3
Yorum
32
Beğeni
0,0
Puan
573
Okunma
cüssemden düşen çiçeği
o yalnız. kurumuş şehre doğru bıraktım
ellerim bir çocuğun esmer yüzüyle besleniyor
ellerimin kafası dağınık
ellerim derin
mevzumuz. bir incirin çekirdeğine bağlı
yalanların iştahla uluduğu yerde
güçlü ve beyazız
fil denginde her şey
karın boşluğumda atlar koşturuyor
hayat enine çok meşgul
boğazımda çatırtılar
öksürüğümde merdiven boşluğu
uğrumda yaşamalıyım
umurumda olan her neyse işte
körlemesine
öyle bodozlama
şakaklarımda billur bi ziyan
tereddüt ediyor kadrajım
midemi uyandırıyor değerli bir şey
bir inilti kasığımda
esrarlı
nağmeli
ahmak bir keşke
amaçsız yeşilleniyor duvar kağıtları
duvarlar aralarında rutubet konuşuyor
kulaklarımı yaslıyorum bir kırlentin dokusuna
bütün kokulara kapatıyorum kendimi
çok gri gülümsüyorum
yaslandığım yerden
ağır ceza mahkemesi kuruluyor yüzümde
yüzüm aşık
kalbimdeki devrimi gülümsetiyor bu hayta serzeniş
hangi beyaz yanıyor
imtihan ediyorum nicedir
gümüş ötesi bu Mücella
Mücella kim bilmiyorum
sustukça heyelan bağırdıkça gök gürültüsü oluyorum
madeni arzuların deliliği gibi ahenkli
ne kadar sakin düşünsem avaz avaz bağırıyor
havadaki şiddetin ahusu
midemin üstündeki
çok katil bir akşamüstü
çiçeği burnunda ölüyorum her akşam
mercan renginde
asumanlar eşliğinde
apansız
göğsümdeki kallavi
biçimsiz ummanları düşürüyor
her yer zindan
her yer ellerimin karanlığı
her yer tereddüt
paramparça ediyorum zihnimdeki taşları
ayaklarımın altında çılgın bir duvar
sesler dudaklarıma dökülüyor
kıyamet dudaklarımda
gün kakülünü düzenliyor
amacı yürek yemiş
amacı küheylan