TEK KURŞUNLUK GÜLÜŞÜNDEdağınık odalarında ruhumun, kimsesiz ezgiler besteledim. yağmurun gidişine aldırmayan bulutlar, ne de vurdumduymaz bak dumanı tütüyor hâlâ mazideki çocuk sevinçlerimin bir de aşka gelmeyen yıldızlı göğüm hadi sevgili , bekleme . uzat inceldiği yerden gönlüme giden köprüleri kement olsun boynuma lâl gülüşlerin yakalandığım , ahraz bir sıtma mı yoksa içime akıttığım çıkmaz sevdalarım mı . hadi bir el ver Ya da bir yudum ab ı hayat yoksa boğulacağım tek kurşunluk gülüşünde. ezberime bombaların kararttığı gülücüğümü ekledim. sonra küle döndü gül hafızam. /. son bakışının donduğu yerde kanıyor aynalarım , suratsız iklimlerde. etlerimin dirhem dirhem çekilişinde , kanatları dikenli tellere yadigar kırlangıçlar , bir de adını unuttuğum mevsimlerin İşkencedeki hüznü var. kırlangıçlar konmuş , evvel zamanda bıraktığım ilmek ilmek örülü gülücüğüne. zorluyorum günde milyon kez ben değildim diyorum nergislerin kokusundan vazgeçen. günüme gece renkli bir ağrı saplanıyor bendim diyorum cehennem ateşine terk edilen. bendim Dicle ile Fıratın koynunda kurşunlara gelen. ya beni de al cehennemine ya da bırak yanayım anlamını kaybetmiş cennetinde. //. çünkü sen ey sevgili sen yüzünde kayısı çillerin ve ıslanmışken saçların yağmurda umursamaz bir çocuk gibi dalmalısın birikintilere başında köpük köpük bulut buğulu gözlerle bakınca uzaklara uzar saçların inadına kadim Mezopotamya topraklarına karanlığı bir apolet gibi takıp omuzlarıma ateşe verdin bütün Likya kentlerini düşümde bir yerde ve hep masum çocuksu günlerimde koşuyorsun Meryem Ana kilisesinin önünde bir güvercin yükseliyor keçi burcundan ve baharat kokuları içerisinde dikiliyor karşımıza dört ayaklı minare çocuksun ya hani lütfen büyüme gitme.... |
Sevgiler...