8
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1275
Okunma
Yüzünde okuduğum cin ayeti
Nereden bilecek dokunmak belki
O çocuğun yok elleri
Silahların ve siyah atların gölgesinde
Büyütmüş içinde
Merhamet dediği şeyi
Ters dönmüş ağaçlar ve evler
Arasından sana geliyorum
Kelle koltukta,
Bir korkuluk gibiyim
Yalnızlığını vahşi hayvanlardan koruyan
Sana Eylül ile, her yaşama gereken birkaç ölüm ile geliyorum
Yüzünde okuduğum cin ayeti
Bir adamın zarif kayboluşuna benziyor
Bir adamın babasızlığına, aynasızlığına
Öyle ya suretsizliğine benziyor
Seni çok hazır, çok hazır ol sevmişler
Kefilin olmamışlar
Tenine dökülememişler
ben sana ilk defa geliyorum
deriyim
kemiğim
bir anatomi bilgesiyim
sana Dylan’ın özlü sözleriyle geliyorum
fısıltıların kendilerini
bir kenara atışlarını duydum
artık çığlığa bilgi deniyor
aramızdan boşluk bile geçmemeliydi artık
bu gökyüzü , bu çıldırmalar,
bu ateşsizlik artık daha fazla anlatılmamalı
sadece umut edeceğiz yoksa
yoksa sadece şair olacağız
bütün denizlerde boğulup, bütün hapishanelerde yattım
önemli olan tanrının bize inanmamasıydı
bu yap-bozu tamamlayıp
sana panayır tozu, saltanat defteri aldım
Kopmuş kanatlarından bahsedip
Seni annenin önünde utandırmayacağım
Ben sana ruhsuz, dolaşımsız geliyorum
Tutanaklardan, cemiyetlerden, gizli yaratıklardan
Sıyrılıp ve gözlerimin karanlığa alışması gibi
Ama
Fakat
Diye hayatı mesafeli açıklamalara bağlamadan
Ters dönmüş sokaklar ve yağmurlar arasından
Tam da senin istediğin gibi sıradan
Bu kadar yaşamsız yeryüzünde
bu kadar zarif kalmak
Büyük bir hata ancak
Cebindeki kelebeğin ömrü
Açtığı yaradan daha kısa olacak…