Hani Her Şey Sana Benzeyecekti
Hani Her Şey Sana Benzeyecekti
YALAN Ne o rüzğarda sallanan saçlarının kokusu benzedi birine Ne o saçlarının tek bir teli Ne bir başkasının geri dönüp bakması acıttı kalbimi Ne de kaldırımlarda sevecen adımlarının izi Gülmesi benzeyecek, hani gülmesi demişti şair Ve dudaklarının kan öpmesi Hıh Y A L A N Çekip gittin Batan bir güneş edasıyla saklanıp dağların ardına Hepsi bu Benzemedi hiç bir dokunuş dokunulmayan tenime senden sonra Gelecekten ödünç alınan mutluluklar Kızıl bir heyecan içinde sabırsız kandırılmış sabah beklentileri Beyaz bir kâğıda yazılan saçma sapan resimlerdeki avuntular Ayrılığa emzirilen onca geçmiş Ucu yırtık bir sohbete gebe gece yıldızları Yamalı şafaklara bakan gözlerim Benzetemedi hiç bir şeye seni… Sustun gittin Dılé Kalbinin tuvalinden gözlerimi silip Hepsi bu Hangi parmağım yanlış yazdı adını da böyle çekip gittin Sevinmeyi bilmeyen hangi sarhoşluğum içmedi allığını Sana dair olanı hangi yaşayan yanım yaşatmadı ki Anlatmadı mı dudaklarım uzak aşkların en uzak yalnızlığını Gökyüzü kadar özgür hayallerim çizmedi mi sana bendeki seni Sanat müziği sevişmelerimizi taşımadı mı bedenim Olmadığın zamanlara inat her mevsim Sildin gittin Dılé Bütün mevsimlerin en güzelinden Baharın bile kıskandığı boynunun kokusunu Hepsi bu Tebessüm eden sabah gibi değil miydi senli günaydınlar Senin için beklemedi mi bütün şiirler kafiyesiz Oysa artık hiç bir dize benzemiyor sana ve bakamıyor sen gibi Kitap aralarında saklanmış gülkurusu kokunu Benzetemedim hiç bir güle Ben şimdi bülbül küskünlüğünde... Vurdun gittin Dılé Alnımdan kalbime taşan sessiz bir ölüm gibi Hepsi bu Acıyla karışık bir şiir adı mıydı gidişin Şafağa doğru ıslık çalıp kan revan içinde okunan Kanlı bir bıçak mıydı yoksa kör pas içinde Yürümen cellattı biliyorum sırtından bakarken Bütün fırtınalara kucak açan umutlarımın ülkesi talandı Yaktın gittin Dılé Kar gibi eridi temmuz sıcağı gülüşün Ve ben üşüdüm Hepsi bu Oysa her gece sabaha kadar yandı bu kent cayır cayır etinden Bir ’’Su’’ döken bulunmadı hiçbir zaman minik avuçlarıyla Yalnızlığımla durdu kalbim, atmadı bir daha Bir oyuncak saflığında düşünerek seni Çıplaklığımı terimle kandırdım hep Yeni bir aşk kazımadan tırnaklarımla Yıktın gittin Dılé Devrilen bir duvar gürültüsüyle altında kaldım kirpiklerinin Hepsi bu Kimin göğüslerin çatalı ısıtacak ki bundan böyle bedenimi Baktığım hiç bir dudak tenime çıkmıyor Yüzüme dokunan hiç bir parmak senin değil Avuçlarımda bir lanet büyüyor yanakların yerine Sana tutuluyorum kaçarken başka aşklardan sırılsıklam Ne bir terminal yalnızlığı sen gibi ağlıyor Nede sen gibi gülüyor çerçevesiz aynalar Ah Dılé Hiç bir dünyaya sığmıyor rüzğârda saçlarını savuruşun Ve hiç bir acıya benzemiyor öyle uzaktan bakışın... Gittin Dılé, Sırtını dönüp gittin Hepsi bu Benzemedi hiç kimse sana senden sonra Her deminde bir ayaz oldu avuçlarında hayatın Gün biter sefil bir fırtına kokar akşam adımları Hiç bir kaldırımda durmamış izi adımlarının Kimin ayaklarına baksam parmaksız, hüznü çok Kimin yanaklarına sığınsam utangaçlığın kanlı bir ok Ve hangi gözlere vurulsam Hiç birinin çukurunda mezarım yok... Hepsi bu... Eylül/2009 Amed |
Dılé,
*Anladım ki hiç kimse, hiç kimse sen değil
Hiç kimse senin gibi canımdan öte can değil
ben bir senin gözlerine bakarken düşledim ölümün ve yaşamın güzelliğini
Öyle hüzünlü ama bir o kadar da derinliğiyle güzeldi içli dizeleriniz
Takdirim sevgi ve saygım ile şair 🙏