0
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
375
Okunma
Çocukluğum;
Uzaklarda kalan sonsuz hasretim
Gökkuşağında kaymak istediğim yıllarım
Çocukluğum;
Mezarını bilmediğim babam
... Hayallerime attığım ilk imzam
Dar sokaklardan eve döndüğüm yuvam
Kanadına sığındığım anam
Bahçemdeki menekşelerin kokusu bulur beni bazen
Üstüne birkaç çiğ damlası düşmüş
Takvim yapraklarına bırakılmış yalnızlıklarım gelir aklıma
Zamanın aldığı uykusuzluklarımda
Önce umutlarım terk etti
Sonra yaşayamadığım çocukluğum
Yüklenince acılar küçük omuzlarıma
Uyudum
Uyanınca aklımda kalan sevgiye olan kocaman susuzluk
Yalnızlık nasıl da korku verirdi içime
Kendimle konuşur,yastıklara dayardım burnumu
Dost diye
Zincire vurulmuştu sanki hayallerim
Siz hiç gülerken ağladınız mı?
Ben çocuktum bir zamanlar;
Tahtadan oyuncaklarım, söğüt dalı atlarım vardı
Kızağımın üstüne karlar yağardı
Yüreğimdeki tek yük okul çantamdı.
Kocamandı evde bekleyen anam
... Sıcacıktı topraktan babam
Kırmızı burunlu dostlarım vardı kardan
Bir ağlamaya göreyim
Kardan dostlarım da ağlardı
Onlar da erirdi benimle birlikte
Tahtadan kılıçlarım vardı
Bir sallamaya göreyim
Kazanırdım bütün savaşları.
Derken bir gün büyüdüm;
Tahta oyuncaklarım yandı
Kardan dostlarım terk etti gitti
O güzel günler yağlı boya resimlerde kaldı.
Çocukluğum;
Gizlenmiş umutlarım, kaderimle ardım sıra gelip
Gölgemi takip eden
Bir bahar yeniden açar diye içime sakladığım yıllarım
Kokunuz çok uzaklardan gelir.
... Yüreğimi terk etse de acılar bazen
Hep geç kalınmış sevgiler saklanır çantalarımıza
Hayat bize küser,
Biz hayata
Yıldızlar azalırdı.
Ahşap kapılardan giderdik sevdiklerimize
Nefes nefese kışların çığlıklarını kovalardık
Güneşli günlerde gökkuşağının altına girelim diye
.......................................
Gitme hayat ırmağım gitme bu şehirden, gitme
Kurtlar sofrasında yalnız kalırım gitme
Sevdayla saklambaç oynarım gitme
sevinçlerimle salıncak oynarım gitme
annemden öğrendim gözyaşlarından ev yapmasını
kalbime ilk imzayı atmayı
kömür sobalarından geleceğe köprü kurmayı
çocukluğum;
gitme yüzemez ki balıklarım sen olmazsan geleceğe
bölünürüm damla damla, gitme emanet ederken yetimliğimi sana
solarken yıllar damarlarımda, her basamakta bıçak gibi keserken
her nefes alışımda kaybettiğim sevdiklerimin yüzü içimi
gitme ezilmiş çocukluğum dizilmişken vagonlara ard arda
yüreğimde kelepçelerle giderken bıçak sırtı kaderime gitme
çember çevirirken sevinçlerimi
ilk diktiğim ağaç büyürken kalbimde
ilk aşklarımın parmak izi dururken avlu duvarlarında gitme
hayat bisikletimi çeviremem, gitme!
Çocukluğum;
Ne misketlerim kaldı senden bana
Ne de kayarken düştüğümde kanayan yaramı
öpücüklerle saran babam
Bir annem kaldı
... Oda seninle döküldü
Beyazladı saçları hayatının
Bir dev geçti dört yüreğin omzunda
Ne kadar da kolay adımladılar yolları
Bir kaç toprak, bir kaç dua
Atıverdiler çocukluğumu bir çukura.
Şimdi;
O eski sobadaki çaydanlıkta demleniyorsun çocukluğum
Yalınayak koşturuyorsun zamanın dönülmezine
Ayakların üşüyor
Sanki geri gelecek gibi öpücükleri
Ayağını kanatıyorsun
Akif Tütüncü
5.0
100% (3)