hoyrat elleri var gecenin
çağırır bizi kollarına alır götürür
örselenmiş bir toprak gibi öfkeli
tüm üzüntüleri sırtlanmış analar gibi
cengâver


pespaye bir ömrün kalıntıları
çarpar omuzuma yarı yolda kalır
ömrü kibrit kadar kısa heveslerin
bir türlü maya tutmaz dudağımdaki
arsız tebessümler


günlerin getirdiği
belirsizlik ve bitmeyen kaoslar
dudak payı bırakılmış bayat bir çay tadı
mezarlık dolusu silah namlusunda -bi dünya kan
dili dolaşık kaderin kucağında sızılı ağrı - bi dünya mezbelelik ceset
gözlerimizi kavuran bir avuç kum
bir avuç keder


sırrı dökülmüş
bir aynanın içinden geçtik beraber
dünyanın öteki yüzünde patlayan bombalar arasında uyandık
yüzümüzde kanamalı cerahatlar sırtımızda paslı kazık
sessiz ve derin uykularda mecalsiz dillerimiz
karıncalanan zihinlerimizde körbelâ
savaşları


zaman
ser verip sır vermezken
yönü şaşmış pusulanın ucunda çoğalan velûd çığlıklar
ne yana koşsak ölüm çukurları ne yana sıçrasak alev topları
kıyamet senaryolarında gösteri son hız -yaşamanın dili buruk acı
betondan bacaklarımızda sızı ayaklarımızda şeytan papuçu


yürürüz dilimizde dua yüreğimiz yâre yâre


içimizde
dâvûdî bir ses çığlık çığlığa -uyanın ey!
bulutlar gamlandı dağlar karlandı oy oy!
mevlâ kerim -sabah ola
gün aydınlığa dolana


-u y a n ı n e y !


yürürüz
yürürüz beraber
sabahın seherinde kervan kıran yollarda çileyle
yürürüz yana yakıla dilimiz pâre pâre
yüreğimiz yâre yâre






ayşe uçar
10112023
23:48