1
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
409
Okunma
Gönlüm girdaba düşmüş alaca kuytularda
Susuz kalan kalbimin nigahında tortular
Ömr-ü zaildir takvim sararan yapraklarda
Nefs-in kör rüzgârında bir yana uçuştular
Zaman sırtımda kambur sırıtmakta her anı
O nursuz kahkahaya karışmış ağlayanı
Ne sine de taş gördüm ne yürek dağlayanı
Toprak olan bedenle toprakta vuruştular
Her bir dem-i mazinin cism-i karanlık rüya
“Maneviyat fakiri” boşa kurulmuş hülya
Nerde yalancı lezzet hani her şeydi dünya
Ne dost kaldı ne yaren dört yana kaçıştılar
İşte karanlık dehliz “nefsaniyetler” sus pus
Başlamıştır yolculuk rotası Hak-ka mahsus
Bir köprüydü nedamet şimdi o da bir kâbus
Lisan-ı hal uzuvlar günahla konuştular
Girift bir tamah idi yürekte dünya malı
Ölüm yalan rüzgârı dilde baki masalı
Böyle nihayet buldu hayatın nevbaharı
Hazan ile lalezar huzur da buluştular
Ses de vardı davet de icabeti unuttuk
Her çöken karanlığı sabah ile avuttuk
Rahmeti çok yakındı biz aldandık biz sustuk
Vakit artık çok geçti boş yere ağlaştılar
5.0
100% (1)