5
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1368
Okunma
EYLÜL GECE VE HÜZÜN
( Bir grupta,çıkarılan antoloji için yazmıştım )
Tutunarak bir gözyaşı damlasına
karışıyorum gecenin ırmağına
sorgusuz yargısız
kollarına alıyor hüzün
saçlarımdan süzülüyor ince ince
yapış yapış yapış sarıyor benliğimi
boşluklarda suskular çığlık çığlık
Eylül yanar döner
sararıp kızararak utanıyor
yaprak yaprak dökülüyor
adını temizleyemez ne yapsa ne etse
Temmuza kaçsa daha bir bin beter
gece hep vurgunlarla gelir
biz aydınlık şafakları beklerken
günün yanılsamalarını çarpar yüzümüze
kalleş bir ihanet tadıdır dilimizde
sonsuza yanarız yanabildiğimizce
hasret okyanuslarında kulaç kulaç boğuluruz
kanıksamaların alışmaların yüzsüzlüğüyle
hüzün umutsuzluğa karışmadıkça
baş döndüren ebruli bir şaraptır
yüreğimin kıyılarını okşar usul usul
sevmenin varolmanın öteki adıdır
gece siyah kadifesiyle sarıp sarmalar
meleklerin gözyaşlarını indirir yağmur yağmur
temizler yıkar beni hatta denizleri bile
toprağı döller mis kokulu bereketiyle
kışı ve yazı baharlara gebe bırakır
gece sevgili ana kucağı dost elidir
hüznün kardeşidir bazan bir deli isyan
başka hiçbir şeyi ondan daha iyi öğrenemediğim
Nilgün ACAR
01.08.2007