6
Yorum
19
Beğeni
5,0
Puan
553
Okunma
Gittin gideli çöktü mavi tonuma kızıl
Rengi soldu gönlümün sade ve siyah kaldı
Gözlerimin önünde erir gibi bir buzul
Ne vuslata giden yol ne de o seyyah kaldı
Korkular yüreğimi kabz ederken eliyle
Ruhum dans eder oldu ilk defa eceliyle
Okundu kader diye o ayeti celile
Ne mutluluk içimde ne de İnşirah kaldı
Hayat selamı kesti mutluluk küstü bana
Ölüm haberi saldı bir akşam üstü bana
Aşk kapıyı kapattyı gözlerin sustu bana
gitmek için öteye sadece bir râh kaldı
Hasretini yedirdin gönlüme aş yerine
Gözlerime kan doldu akıttın yaş yerine
Acımadın koyarken kalbimi taş yerine
Yüzümde ardın sıra uzanan nigah kaldı
Mutluluk ağır basar sanarken teraziyi
Ayrılık yükü bindi yakı verdi maziyi
Notalara dökerken adın sardı müziği
Hüzün bestesi gibi makamı segah kaldı
Alırken ellerimden en güzel hayalimi
hiç sormadı hasretin şu divane halimi
bağladı heyhatlarla gidişin bu dilimi
Dudağımda kimsesiz yaralı bir ah kaldı
Alır diye beklerken vuslatımız demini
Hicran kurnazlık ile buldu uygun zemini
O muhteşem bakışlar yitirdi önemini
Ne semada o ışık ne de mihrumâh kaldı
O kör kalbin bu aşkı artık görse ne olur
Sevdan yarınlar için umut verse ne olur
Gönül penceresine güneş girse ne olur
Geceden ayrı düştü tatsız bir sabah kaldı
5.0
100% (10)