9
Yorum
16
Beğeni
5,0
Puan
538
Okunma

Yüreğimi saldım
Ucu bucağı olmayan engin deryaya.
Öyle bir yolculuk ki bu
Nerde olduğunu dahi bilmediğim
Hangi limanda yaslı sırtın?
Hangi dağın koyağındasın?
Yerini yurdunu bilmesem de
Güzergâhım sen, rotamı sana çizdim.
Yol ver artık şu kırık gemiye kaptan
Vira Bismillah de. ...
Biliyorum ki ....
Her yalnız ve kimsesiz gemiyi bağrına basan
Her yaralı geminin yarasını saran bir liman vardır.
Biliyorum ki ....
Uzaktaki sevgiliyi yüreğinde taşıyan
Ve bir gün vuslata ereceğini bildiği...
Karanlık gecenin bitiminde
Bir şafak vakti seslenecek
“Aç yüreğini sana geldim sevgili” deyişini duyacak
Hasretle onu özleyip bekleyen bir can vardır.
Kalemde yok elimde, kağıtta
Bir onu koydum masamda karşıma
Birde yüreğimi onun karşısına
Ne onu kelime kelime yazmaya usandım
Ne gözlerine bakmaya doydum.
Bir hüzünlü ağıt mıydı içimi yakan?
Yoksa bir yâr nidası mıydı?
Bir türkü duyulur uzaktan
“Zahidem gurbanım” diye seslenen
Anadolu’dan, Ya “Firuzan’dı” buz kesen karakış’tan.
Var mı bu sesi duyacak,
Hüznümü sarıp sarmalayacak
Limanlar anaç olur, Nehirler sıcak
Bas beni bağrına bahar iklimli yâr
Sevgi getirdim ülkemden,
bu ıssız şehirden
Sevda getirdim kucak kucak
Uçsuz bucaksız nehir’den
İsmet Bozkurt (Dilsiz Kalem)
5.0
100% (16)