SÖZ ÇÜRÜDÜYeminle biliyorum ben seni . Vurulurken beni terkeden gülüşümsün . Bugün ölebilir miyim Tanrım ? İzin ver ne olur . Hazır Azrail bu kadar dost olmuşken... Üzerimdeki bu ölü toprağı neyin nesi Yoksa öldüm de haberim mi yok . Bu pazılı hiç tamamlayamadım. Yüreğimizden geçen ama dilimizden geçmeyenler gibi... Hani ellerimle gömecektim mezarıma beni!! Bulaşıcıydı bütün perdelerin anne öfkesi . " Bu divan olmazsa ulu divanda.." demişti adını iliklerime mıhladığım bir ozan Hani mahşeri hatırlatıyor , ve kınından çıkmaya cesaret edemeyen korkakça gülüşleri... Akıl bu ya düşündürtüyor şiire de mi değdi mahşerli hesaplaşmalar ... Şiirin dudağında iftira yarası kanar. Ulu kavaklar , riyadan gölgesini saklar . Ağustos sıcağında yolunu kaybetmiş masumiyeti ateşboceğinin hârında aklar Kirlenmiş bir rıhtımda hiçbir sözün artık arındıramayacağı ve barındıramayacağı bir rıhtımın riyaya bulaşmış ay ışığında bir Alev , yürekli şairler arar hesabı mahşere bırakmayan. "Su çürüdü "ustam , söz de.... Vesselam.... |