Bırak sürünsün gümüş sular üzerinde saçların
Çağ değişsin kurumuş yüreklerde
Vefanın semti değişsin
İstanbul ülkesinin minareleri çınlasın
Mana bulsun gözler
La ilahe illallah düşmesin dillerde
Kavgalar ekmek için değil
Bu kadar yufka olmamalısın
Yüzsüz adamları hesaba alma
Siyah çantalarında ceset taşırlar
Haritalara aldırma
Tüm barikatlarda açılır gedik
Ege’ye gömülen bebekler de filizlenir
Bohçanda yoksa hesap günü
Keyifle gayyada çürütülürsün

Bırak sürünsün kıtalar üzerinde saçların
Filistin fışkırsın İsa’nın göğsünde
Nil taşsın piramitler yıkılsın çöle insin yağmur
Kahire’nin kara bahtına saçılsın huzur
Medeniyetler göçsün
Tahrirde patlasın merhamet
Şanzalizede öfke
Cezayir’in prangaları kırılsın
Tutuşsun şehir
Atları koşturun çatlasın özgürlük
Hasbünallahi ve ni’mel vekil
El hak Allah en büyük

Bırak sürünsün kalpler üzerinde saçların
Kabahatiyle gömülsün Sam amca
Granweç’in kuşlarını susturun
Irak’ın ak göğsünde fışkırmasın kara süt
Ağlamasın artık bir tek Bağdatlı anne
Şam’ın bağrında yatıyorken bülbüller
Gülleri budamayın
Sarışın cümleler ateşken yurdunda
Medeni beyazların bahçesinde büyümez zeytin ağaçları
Şirazı unutmayın
Gazelleri dağlar solan ciğerinizi
Karabağda yükselir taptaze güneş aybalam
Aydınlanır Anadolu
Tebessümü şahlanır Oğuz’un bebelerinin
Dünyaya umut olur ışıltısı
Kün fe yekün
Cenin’de büyür her daim hüzün
Bırak sürünsün ruhumda
Ruhumu dizginleyen saçların