Paranın öldürdüğü ruh, kılıcın öldürdüğü bedenden fazladır. walter scott
Beridze
Beridze
VİP ÜYE

UYAN

Yorum

UYAN

( 14 kişi )

14

Yorum

36

Beğeni

4,8

Puan

1743

Okunma

UYAN

UYAN

Pişmanlığımız unutulmasın diye kuruyup ufalmış o fotoğrafın arkasına attığımız tarih ; Ekim/93

En çok da avuç içinle gülmeni saklaman, çarpık dişlerin, kocaman gözlerin ve aşı izin benziyordu bana
Zamanın gerisinde kalmayı bölüşen iki çocuk
Ağaç kabuklarıyla örülmüş o ev
Kandırılmanın boynunun vurulduğu giyotinli ahşap camlar
Hep açık kalacak olan yaralarına bastığın sargı bezlerinden muska senin boynunda
Bize yasak olan misafir odasının vitrin camlarında,gizlice kulağımızı dayadığımız o deniz kabuklarının büyülü sesi
Sen kireçli duvarları kolonya eklediğimiz ispirtolu kalemle karalardın, benim cebimde yeterince uzun bir masal yazamadığım için tükenmez kalem
Verdiği aydınlığa uygun ödeme koşulları sağlayan isli bir lamba
Bakışlarımız ışıl ışıl kelebek tozu
Ve odaların tamamı tıka basa çocuk rüyalarıyla doluydu
Sonra o ayçiçeği tarlalı yatak örtülerinde yüzümüz Güneş’e değil Ay’a dönük yine,
Uyku denilen sığınaktan her çıktığımızda, aslında ölümden döndüğümüzü umursamadan kaldırıyorduk göz kapaklarımızı
Çay suyunun ocağa koyulma sesi..
Önü açılmış ayakkabalarımızla toptan fiyatına perakende bir çabayla minibüs arkasındaki kutu bisküvilerin peşinden koşardık
Üstümüz başımız az önce kurutulmuş kıyafet kokardı
Kollarımızda daha yeni odun taşımanın izleri
Hazırlıksız yakalandığımız her kışa deli gibi seviniyorduk yine
Yaşlı bir kadın yün eğiriyor kucağında, onun kokusundan provasız bir hırka omuzumda
Bundan sonrası onun için ; ellerini aynı hizada uzatıp saatlerce çile doldurmaktır yanlış örülü birbirine girmiş damarları
Düğmesi kerpetenle çevrilen bir radyoda "Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm" çalıyordu
Soba arkası minderde, seninle aramıza en somut anlamda bir tek kara kedi girerdi
Biz ki korkuluğun en iyi arkadaşıydık ve kılavuzumuz kargaydı
Sen değil miydin biraz daha yaşaması için, kirpinin çektiği dikenlerden atlayıp, merdiven altına suyunu emmiş ekmek bırakan.?
Ve hazır telleri paslı mandallardan voltranı oluşturmuşken, Uzay boşluğundan çektiğimiz mavi ipi samanlığa bağlamıştık
Neticede salıncakta belli bir yüksekliğe ulaşmak, gece olduğunda Samanyolunda yıldız aramaya benzer
Neyse ki Evrenin acımasız yasalarına yaşımız tutmuyordu daha
Ki bence de maneviyat için en hakiki mürşid ilimdi ama,
30 eşit parçaya bölünen toplam sevabımız, kenarları kıvrılmış bir cûzun arasında bırakılmıştı
Zaten pek ilahi bir teslimiyetle gitmediğimiz Kur’an kursundan kaçmıştık o cuma günü
İçimizde dört rekat eksik kılmanın huzursuzluğu ve kekeme Burhan’ın Sübhaneke’yi daha uzun okuyarak Allah’a bizden daha yakın olduğu kıskançlığı vardı
Bizim aklımızda maalesef dualar değilde Yunus Emre’nin ; "Türlü türlü cefanın adını aşk koymuşlar" cümlesi kaldı
Yoksa çocuk sabırsızlığıyla koşup, gurbetçi güzeli olan o kızın uçuşan eteklerine ağırlık olsun diye bırakır mıydık o erik çiçeklerini
Üstelik yüzüne bir kereden fazla bakmaya utanarak
Ve sonra "Bir yanlışımız olduysa nefs-i müsamaha" diyerek, hiç o kadar hızlı inmemiştik Çakal Yolunu
Karşımızda dağı yırtarak çıkan uçsuz bucaksız bir özgürlük yeşili
Asfaltta recm edilenleri göremediğimiz bir köyün henüz modern çağla buluşamadığına ne sevinmiştik
Ağaç bir oluktan akan su yüzümüzü kesiyordu
O çınarın gölgesinde ağustos sıcağında kana kana yemin içmiştik
Dağ çileği karışıyordu damarlarımıza
Babadan kalma ispanyol paçalarımız ağırlaşıyordu nehrin içinde, onlar gibi akıntıya karşı yürüyorduk
İstersek eğer gözümüzü kırpmadan bakarsak suya, zamanı tersine akıtabildiğimiz o asma köprünün tam ortasındaydık
Ve o kurulukta çürümeye bırakılan sarı posta bisikletiyle, birgün ucu yanık romantik teminat mektupları bırakacaktık herkese
Tercih edeceğimiz yollar henüz istimlak edilmemişti
"Like" amacı güdülmeksizin seviliyordu hayvanlar ve sürü psikolojisiyle sürüklenmiyorduk uçurumlara...

Daha ilk yıllarında okulun, yan çizmeyi öğretirlerken hani
"Benim çizgim de yok sınırım da" diyerek, devlet zorunluluğu süresi kadar dayanabildin eğitim öğretim hayatına
Ben devam ettim ama daha çok içimden okumaya
Zaten bit kontrollerini protesto etmek adına bir ustura marifetsizliği saçlarında
Bendeki anlamsız aydınlanmanın sebebi, sanırım kafamı gaz yağıyla yıkamalarıydı
Belimize taktığımız Hayat Bilgisi defteri, ilk ateşsiz silahımızdı
Başkalarının çerçeveletip astığı bütün başarılardan utandık
Sonra sanayii çocuğunun gres yağlı ellerinde şartlı tahliye kağıdı
Kirli bezle silerken yüzünü, bütün derdin temyize gönderilen her karar sonrası temiz bir sayfa açmaktı
Zaten ne zaman kolları sıvasan nabza göre jilet verenler yanında oldu
Uzun kollu deli gömleği senin kesiklerini, benim ince bileklerimi gizlerdi
Ve bir akşam rutin kontrollerin birinde, parmak dibinden ucunu geçecek kadar sustalı vardı çakmak cebinde
Sus-payı denilen şey bazen ; geri alacak sözüm kalmasın diye doğrulara kapayacak kadar ağzını bıçak açmamasıydı
Eve döndüğümüzde "Abi demiştin nolur bir hikaye anlat, sigaranın parlak kağıdını biriktirdiğimiz günler hatrına"
Ve sonra bir paket Maltepe bitene kadar senden dinledim o kadını
Tutuşan kirpiklerine değmeyecek biri için tam 17 defa eğilip ocaktan yaktın sigaranı
Sonra bir gece bu defa benim için, uyandığında o kız görsün diye
Durak bilboardlarına "Seni aşırı özledim" yazmak uğruna, kelepir fiyatına çalıntı bir motorla kaçmıştık aynasızlardan
En çok da ayna tuttuğumuz evler küçümsedi bizi, biz büyümüştük de sen kabul etmedin aslında
En zorundan başlayalım derken kolayını görecek zamanımız olmadı belkide
Hurdacıya sattığımız demirler , ileride başımıza yıkılacak olan bu şehrin taşıyıcı kolonlarıymış meğer


Birbirimizin eskilerini giyiyor, cahilliğimiz bayramdan bayrama yüzümüze vuruluyordu ama
Yine de yepisyeni beklentiler vardı yaka cebimizde
Bir de gıcır gıcır bir banknot kesiği gururumuzda
Oysa onlar diyene kadar, yani 421 milyon kalp atışı para çıkmamıştı ağzımızdan
Bir bayram sabahı geleneği değilse bile, dedemin dinamit lokumlarıyla uyandırdığını biliyorum dere yatağındaki yavru balıkları
Belki Nobel’i haketmedim ama vücut bütünlüğümün %60’ı su olan kısmında saklıyorum hala onları
Zaten insan uydurması olan bu merasimlerin tüm dinamikleriyle oynuyorduk
İki metre önümüzü göremeyecek kadar sisliydi kaderin yarattığı hava
Biz ise emniyet kemerinin tokasıyla açıyorduk Marmara 34’leri, ölümcül bir kazaya sebebiyet vermemek adına,
Yani davul bile dengi dengineydi de biz zil-zurna sarhoştuk...

Bir vardiya geçişinin kötürüm ikindisinde geldi haberin..
Sonrası o yapış yapış korkaklığın saklandığı yerden çıkması, itiraz edememe alışkanlığı, sonrası bağrına basmak tüm yasakları
Meğer hiç bir numaramız yokmuş bizim
Ulan bu kadar da yanılmış olamayız, nasıl acemisi kaldık bu oyunların
Nasıl da hiç tereddüt etmeden o hevesleri kopardılar göz bebeklerimizden
Kapladığım bir yer yokmuş benim meğer, şu eğreti görüntüm aynanın çatlayan yerleriymiş hepi topu..
Bomboş nasihatlara dayamışız sırtımızı
Para edecek bir şeyleri biriktirmek için geç kalmışız
Dile kolay dediğim ne varsa genzimde takıldı kaldı
Yalan söyleyerek iyileştirdikleri ne varsa, aynı yerden daha kötü hastalandım
Bildiğim hiç birşey yokmuş aslında, bu dekor falan hep geçiciymiş, nasıl kandırdık böyle kendimizi
Cesaretsizliğimin değişmez sembolü olsun hala yaşıyor olmam
Hayatla alay edecek kimse kalmadı yanımda iyi mi.?
Utanan aşkları geri dönemeyeceğimiz kadar çok eski bir yerde bıraktık
Şimdi hangimiz daha deli diye bahse girdiğin o esmer kız kaybetti ama yine o haklı çıktı ; "Ölüm var"..
Üstelik çocuk emanet eder gibi bir şarkı bıraktın bana "Yalanmış, ziyanmış hayat deyip gitme"...

Senden kalan siyah bir kaban üzerimde, bembeyaz bir koridor..
Kara tırpan bir gece
Otopsi ışıkları, donuk bakışlarında morg soğukluğu..
Modern tıpın başa çıkabileceği bir şey değil bu anlamıyorlar, bazı kabuk bağlamayan yaralar öpünce geçiyor..

Şimdi bu zehirli otlar arasından geçip, göğsümden gitmeyen şu ıslıkla, bir başıma çıkamam ben o çakal yolunu
Cılız köklerinden çürüdü boşuna yaşlandığını anlayan o çınar
Ekmeğimizi taştan çıkardığımız o değirmeni öğüttüler
Hafriyat çalışmalarından dolayı toz kapladı üstünü orman masallarının
Resmi makamlar gereğince kayyım atandı gelincik bahçelerine
Söyle nereye gideyim ben şimdi yarısı bende kalmış bir yeminle

Bakarsın 93 yazına açarız gözlerimizi yine bir dinamit sesiyle
O tahta kapıları sökeriz yerinden
Bir kuyruklu yıldızın peşinden koşarız
Kırılmış marleylerin altından çıkarırız herkesten sakladıklarımızı
Saksılarını kırıp özgürlüğe kavuştururuz kartopu çiçeklerini

Şimdi anlarım bir annenin neden pencere gerisinden izlediğini hayatı
Hatır gönül neden silikleşiyor gözlerinde
Neden kara bir çarşaf serdiğini geleceğine
Duvardan sökülmüş sıvaları neden sakladığını anlarım
Neden artık ekmek yapmayı bıraktığını
Kimseye göstermeden kesik kesik ağladığını
Anlarım.....

Keşke hiç bulamasaydım adımı üzerine oyduğun o ağaç anahtarlığı
Ama yerine bırakacağım merak etme
O parçalanmış ayakkabıları merdiven altına
O kısa sigarayı kırılmış briketlerin arasına
Gülüşünü kapı ağzına, çakmak taşlarını yatağının altına
Ve o olmamış erikleri koynuna bırakıp uzaklaşacağım parmak uçlarımla..

Öyle özlüyorum ki seni
Öyle olsun;
Hem çok geçmez belki bende gelirim oralara
Bütün kanımı mahçup bir çocuğa bağışlayarak
Aynı baktığımızı unutmadan
En bağışlanmaz günahlara sahip çıkarak, dahası nefesi duadan koparır gibi
"Bu saatte kim gelir ki " dediklerinde
Ortaçağdan kalma saçma sapan bir öfkeyle
Soysuz linçlerle geçilmişken üzerimden gelirim yanına merak etme...

Aynı hep söylediğin gibi "köyünün yağmurlarında" yıkadılar seni..
Toprağın o müdanasız yüzüyle yaptığımız ne varsa eriyip gitti
Dönemin sahte hüzünlerinden bir deri yığıntısı kalabalık
Rahmet eylenmesini çok görmek ilk kimin aklına geldi.?
O tüfeğin katranlaşmış yivinde döndükçe namlunun ağzına geliyorum
Şimdi seni nasıl bildiğimi nasıl anlatayım herkesin içinde
Sahiden de artık yüzünü gören cennetlik mi.?



Selçuk için... 10/ikibinyirmibir

Paylaş:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Şiiri Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (14)

5.0

93% (13)

2.0

7% (1)

Uyan Şiirine Yorum Yap
Okuduğunuz Uyan şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
UYAN şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Vaha Sahra
Vaha Sahra, @vaha-sahra
29.9.2024 16:11:30
5 puan verdi


Arka fonunun siyah oluşu yordu gözlerimi, yazı siyah fon beyaz olunca daha rahat okunuyor. Gözlerim acıya acıya okudum, meraklanarak.

Söylenecek ne çok şey biriktirmişsiniz, bonkörce savrulmuş imgeler, betimlemeler...

Öykü tadında...

Şiirin bir yerinde, şu dizlerimi hatırladım, ' kıvrılacak yer arayan kedi gibiyim, sen benim soba kenarı sıcaklığım' biliyordum herkesin soba kenarına konmuş bir minderi ve orada uyumayı seven kedisi vardı. Kış aylarında sobayla arama girerdi, okuldan dönüşlerde ısınma hayalinle düşlediğim o soba kenarı minderde kedimizi mışıl mışıl uyur bulurdum. Büyük hayal kırıklığı ve kıyamazdım uyandırmaya....



Çok şeyi bir kerede anlatmak....
Larmina
Larmina, @larmina
10.2.2024 20:47:15
5 puan verdi
Buralardayım der gibi
Her sayfama gelişinde mutu oluyorum
Dilerim iyisindir

Tesekürlerimi bırakiyorum

Iyi akşamlar
Ay
Ayşenur Çiftçi , @aysenurciftci
6.9.2023 20:29:57
Bir sefer okumayla kalmaz bu satırlar. Bir satırda binlerce cümle var ve satır aralarına saklananlar.

Yağmur damlaları
Sobanın sıcaklığı
Toprak kokusu
Morgun soğukluğu
Ölümün acısı
Ve illa da o siyah kabana her dokunuşta insanı yüreğine çöken eksiklik hissi.

Her terk ediliş türü ne olursa olsun, ister ölüm/ister ayrılık hep aynı acıyı taşır geride kalanın gömlek cebinde...

Her zamanki yorumumla; uzundu şiir/yazı arasıydı ama güzeldi:)

Tebrik ederim.
rengim
rengim, @rengim1
6.9.2023 10:41:10
çocuklugumuzu bölüştük
ekmegimizi
aydi demlikten çayımızı
anne sefkatini iyiyiğin ilk izini
nefes almayı ögrenirken
umutdu cigerlerimize çekmeyi
geceler boyu karanlıkla dertleşmekte mirasimiz o günlerin bıraktıgı
seninle başkalaşan dūnyaydı
mahşere bırakılan kavuşmalar
eksik neyse tamanlandığım şehadet eder gibi sevgisine inandığımdın
yıkılan sehrimin altinda uyuyan fay hattıydı seni benden alan
kırgın bir gelincik bıraktım nasırlı avuçlarına
seni çok özledigimi fısıldayarak



up uzun bir yasam hikayesi duygu fikir insandı siirin dili


tebrikler
Larmina
Larmina, @larmina
5.9.2023 17:43:07
5 puan verdi
Yoksun
iyisindir dilerim


Güney
Güney, @issiz-siir
5.8.2023 01:23:33
5 puan verdi
Gecenin bu vaktinde daha önce soluksuz okuduğum ancak düşüncelerimi yazamadığım. Bu şiiri, ağıtı, yazıyı, öyküyü yine soluksuz bir şekilde okudum ve sonraları yine hyranlıkla ilk kez okuyor gibi yine okuyacağım. Hayran kaldığımı söylemek, sanki içimdekileri en iyi ifade etme biçimi olacak. Kelimeleri olay örgüsü içinde büyük bir maharetle birbirine bağlayan bunu görmemiz için gidilecek yolları okuyucuya tarif eden ve o yolda neler yaşayacağımızı bize adım adım yaşatan bir edebiyat ustasını görüyorum. Kendimi buldum, kendi benzer yaşanmışlıklarımı gördüm satırlarda. Son sözüm; bu kadarı çok fazla be gözüm, ne zorun var bizimle... Selamlar, saygılar...
Tüya
Tüya, @tuya
11.7.2023 13:52:04
5 puan verdi
Ne güçlü anılar...
İçten, sevgiyle yoğrulan, masum ve sıradışı bir yaşam öyküsü...

Zamanın çarkını bilmem kaç onyıl gerilere çeviren bir yaşanmışlık... Ki, bir çok yerinde "a, evet, aynen buydu yapılan...yaptığımız"ı dedirten, hüznü ve kronolojisiyle sanki daha da anlatacakları olan öykü...

Etkili kaleminizi kutluyor ve teşekkür ediyorum, sayın Beridze.

Saygılarımla.
Gule
Gule, @gule
5.7.2023 19:22:36
şiir uzun soluklu ama böyle mektup tadında ve harlı deminde, vurmuş dibine hüznün...en etkilendiğim, sevdiğim yazım dili ve dolu dolu da bi hikayesi var, rüzgarına kapılıp gidiyor insan...misal hurdacı dedin hemen eskilere gittim mahalleye kendisinden önce hopörlerden sesi gelirdi ve biz deli gibi demir, çanak falan toplama telaşına kapılır mahallede sağa sola koşuştururduk...o yaştaki çocukların bile serbest piyasaya sunduğu pazarlamacı zekasına dair güzel bir örnek ve anı bu...

ve daha birçok güzel ve anlamlı betimlemeleri, imgeleri olan doludizgin bir şiir okudum...

kendi adıma teşekkür ediyorum Beridze...
Mimoza1
Mimoza1, @mimoza12
2.7.2023 16:38:01
Şiir çok uzun bakıldığında fakat okuyucunun kendisinden bir şeyler bulabileceğiniz çok güzel bir şiir.

Şiirin avlusundan içeri girdiğimde çocukluğum, gençliğim yetişkinliğim, eski komşuluklar insanın insan olduğu dönemin modern hayat karşısında yenildiği söylese de her geçen gün geçmişe özlem o tertemiz yüreklerin yeniden bu çağda a olabilirliğinin çok da zor olmadığını gösteriyor

Her okuyucu kesinlikle ortak bir noktada buluşacak geçmişe özlem ve nasıl ve yeniden bu güzellikler geri gelebilir çözüm arayışları

Teknoloji doğal ne varsa yakıp yıkıp geçti elde bir şey kalmadı iyiye güzele ait ne varsa..

Sabırla bu şiiri yazmanız sizin de yeniliklerin getirdiği yıkımı
Geçmişe özlemin haklı yanlarını gözler önüne sermiş.


Uzun şiir okumayı sevmem ama şiir kendisini okuttu tebrik ediyorum
Saygılar sunuyorum
Devrimkaya~
Devrimkaya~, @devrimkaya2
2.7.2023 15:29:48
5 puan verdi
👏👏👏 Harikaydı kutlarım
Etkili Yorum
Ramazan Boran 1
Ramazan Boran 1, @ramazancboranc1
2.7.2023 13:08:18
Mensur şiire güzel bir örnek teşkil ediyor şiirin örgüsü..

Anılar sandığında saklı kalmayan hikayelerin şiirsellik dünyasının güncelinde yeniden yer alması.


Öyle anlaşılıyor ki,
Bazı düşünceleri yazmaktan ziyade birebir yaşayıp solumak gerekiyor..

Sadece saatleri değil, tarihleri de geri alıp yeniden yaşamak, yaşatmak gerekiyor zamanı.

90' lar, hatta 80'ler..
burada bulunan birçoğunun olduğu gibi naçizane benim de tanıklık ettiğim yıllar.

Kim bilir kimlerin rüyalarını süsledi o edebi geceleri uykusuz bırakan o edebi dilberler.

Kim bilir kimlerin nice unutulmaz dostlukları oldu.Nice yaramazlıklara yataklık ettikleri arkadaş canlıları.

Bahçenin taş duvarları arasına saklanan geceleri gidip babadan korkudan gizli gizli içilen maltepe sigaraları, artistik beyaz çoraplar,amerikan traşı jöleli saçlar, uzun fauller :)

Daha öncesi ilkokul cağlarında hava alanı gibi dümdüz kesilmiş sıfır saçlar, siyah önlük beyaz yaka, ha birde beyaz bir lastik patiğin varsa senden havalısı yok :)

İlkokulun daha henüz ilk gününde bismillah, öğretmeninden dayak yemiş bir adam düşünün, işte o bendeniz :)

Çeyrek ekmek arası govretle öğle öğünü filan.

...
İki siyah yaşamdan sonra yine iki siyay beyaz bir yaşam hikayesiyle gelmiş sevgili beridze..Aklımızı allak bullak etti.Yine yaptı yapacağını.

Sözün özü dostluk dediğin, sevgi dediğin şey işte böyle yaşanır..yaşatılır.

Eyvallah
Tebriklerimle


-Ramazan Boran tarafından 7/2/2023 1:16:50 PM zamanında düzenlenmiştir.
Etkili Yorum
Larmina
Larmina, @larmina
2.7.2023 11:33:57
5 puan verdi
Tam iki kere okudum
Ne cok herkezin kendinden birseyler bulacağı bir siir

Öyle özlüyorum ki seni
Öyle olsun;
Hem çok geçmez belki bende gelirim oralara
Bütün kanımı mahçup bir çocuğa bağışlayarak
Aynı baktığımızı unutmadan
En bağışlanmaz günahlara sahip çıkarak, nefesi duadan koparır gibi
"Bu saatte kim gelir ki " dediklerinde
Ortaçağdan kalma saçma sapan bir öfkeyle
Soysuz linçlerle geçilmişken üzerimden gelirim yanına merak etme...

Dönemin sahte hüzünlerinden bir deri yığıntısı kalabalık
Rahmet eylenmesini çok görmek ilk kimin aklına geldi.?
O tüfeğin katranlaşmış yivinde döndükçe namlunun ağzına geliyorum

Ne cok buldum bende kendimi ıçinde
Ama dizelerinde senin bildığin anlamlar saklıydı
Merak etim

Yoruma eklediklerim sadece degil

Hangi duygularla yazıldı her kelimede neler gızliydi

Seni okumak güzeldi

Ğünümün şiiri

Tebrikler
Osman NALBANT
Osman NALBANT, @osmannalbant
2.7.2023 09:33:56
5 puan verdi

*** UYAN *** şiirini, beğeniyle okudum. Nice güzel şiirlere diyor, Şair Arkadaşım, içtenlikle KUTLUYORUM...
Etkili Yorum
Alev-i hüzün
Alev-i hüzün, @alev-ihuzun
2.7.2023 09:14:04
5 puan verdi
"Şimdi bu zehirli otlar arasından geçip, göğsümden gitmeyen şu ıslıkla, bir başıma çıkamam ben o çakal yolunu
Cılız köklerinden çürüdü boşuna yaşlandığını anlayan o çınar
Ekmeğimizi taştan çıkardığımız o değirmeni öğüttüler
Hafriyat çalışmalarından dolayı toz kapladı üstünü orman masallarının
Resmi makamlar gereğince kayyım atandı gelincik bahçelerine
Söyle nereye gideyim ben şimdi yarısı bende kalmış bir yeminle"


siz ne yaptınız böyle , okunan her dize
deprem yaratır mı yürekte...sabahıma şiir sağanağına tutuldum...

Yüreğinize sağlık...
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL