3
Yorum
12
Beğeni
5,0
Puan
417
Okunma

Şimdi gidiyor musun biçare bırakarak
Bakışın kurşun gibi vurdu dağladı geçti
Yetim kalan gönlümü ataşlarda yakarak
Mazhar-ı tecellimiz gözüm ağladı geçti.
Son gecemiz di senle şimdi bu son günümüz
Vuslata erdik derken anı kaldı dünümüz
Yine hicran geldi bak gurbet oldu yönümüz
Lâl dilim dur demedi, gönül söyledi geçti.
Üzülme sakın sunam, bir gün doğacak güneş
Sende değil kabahat benim ömrüm çilekeş
Yaşadığımız her an, ne hayaldi ne de düş
Gelirdim ardın sıra kader bağladı geçti.
Sensizliğin sabahı bana zindan göründü
Bomboş kaldı bu şehir karanlığa büründü
Bakakaldım ardından bu can yerde süründü
Elveda... bağlarımı, viran eyledi geçti.
Hallerimi sorma hiç Dilsiz burda ölüyor
Kuş sesleri gelmiyor hasret bağrım deliyor
Efgânım geceleri gökte yıldız eliyor
Nehirlerim kururken elem çağladı geçti.
Bakma öyle Maral’ım yandı yüreğim yandı
Sensiz kalan ellerim Temmuz ayında dondu
Böyle erken gidişin en acımasız sondu
Boğazıma sicimi o yâr düğledi geçti.
İsmet Bozkurt (Dilsiz Kalem)
Mazhar-ı tecelli : tecelliye erişme, yansımalara ayna olmak
5.0
100% (10)