3
Yorum
12
Beğeni
0,0
Puan
603
Okunma

Tam ölmek üzereyken uyandırıldım
Saat göçüşe az kala
Uzak ülkelerin birinde
Ecnebi uğultular eşliğinde
Amaretto eis elimde
Sen yine yoktun
Gülümsedim yoksulluğum hüzün deryasında boğulmasın diye
Kirazdan küpeli kulaklarım sesine hasret
Ben sana
Yağmurdan çok bulutsuzluk hakimdi gökyüzünde
Ve senin çok sevdiğin çocuk gözlerimde
Çilek toplamalıyım dedim kendi kendime
Kocaman tarlaların bereketli topraklarından
Sonra sana pastalar yapmalıyım
Ellerimle yedirmeliyim
Titrek mumların gölgesinde
...
Hiç kimsenin hiçbir şeyi değildim aslında
Senin her şeyin olmuşken
Ne uçan kuşlara çelme taktım
Ne bahçemdeki havuza yuva yapan kurbağayı öptüm
Üstelik o kadar iltifat edip dil dökmüşken bana
Ne de kül kedisi olacak kadar eve geç kalmamak için
Ayakkabımın tekini kaybettim
Bütün masallar çocukken güzeldi çünkü
Aslında kader denilen her şeye boyun eğdim sanırım
Bu ana kadar
Hep başkaları mutlu olsun diye çırpındım
Ahhh işte vicdanım
Kendi kendimi geri plana ittim hep
Pişmanlık duymamak adına
Ama biliyor musun
Hiçlik makamında ĵübile yapmışken
En büyük mükâfatım sensin çocuklarımdan sonra
Ayrıca teşekkür ederim sana has közleme kahvaltıların için
Tarifi aramızda sır merak etme sevgilim...
nagihan