1
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
391
Okunma
Hayta firarda
sanma ki yaşlandıkça eksiliyor
gençliğin ateşi,
deli deli akışı içindeki kanın,
her yaşla derinleşiyor vadin
kanın dingin, yangının dumansız
ve acelesiz sevişmelerin
saman alevlerin kalmıyor
öyle hoyrat olur olmaz
gölgende sıcak, duldan da
kayırmaların muhtaç değil izaha
sevmelerin kifayetli gözlerinde
yüreğin okşuyor sanma ki ellerin
titriyor yumuşacık ve ürkek
kırılmasın der gibi kanadı kelebeğin
ayak üstü değil artık hiçbir öğün
belki bu son özeni her gördüğün
açı sensin tanla kurulan sofranın
bilirsin artık imkanı yok doymanın
yaşlılık ektiğini biçtiğin tarla takke
razı ve toprak olmak en nihayetinde
durmamak ne mümkün
durulacak yerde
sana doğmayacak güneş
belki bu seherde
durabilmek işte yaş almak
durulmayacak yerde
yaş almak sanma değil yaşlanmak
yaş almak çiğlerinden arınmak
goruktan pekmez olmak
yerinde yıllanmış şerap
ağızları tatlandırıp
akılları bulandırmak
öğrenmişsindir artık
bulanmadan durulmayacağını
özü çamur insanın
marifet sayar ve peşindedir
duru suya renk katmanın
durulduk artık bulanmaz suyumuz
fırtınalara umarsız ruhumuz
bir gönlümüz hayta,
bir gönül azade zamandan
daldı mı bir ceylan
gözbebeklerinden içeri
alıkoyamazsın o haytayı firardan
15 o4 2o23
5.0
100% (1)