3
Yorum
9
Beğeni
0,0
Puan
413
Okunma
Mazinin aynasında, ikbalimi tararken
Karanlığın içinde, aydınlığı ararken
Cümle beklentilerim, inkıtaa uğrarken
Düşlerin arasında, dağılıp gidiyorum
Harman danesi gibi, savrulup gidiyorum
Niyetleneli kalbim, beşe selam çakmaya
Alıştırdım kendimi, yıldızlara bakmaya
Emanetin hakkını, aşk od’una yakmaya
Yüreğimin peşine takılıp gidiyorum
Garipliğin tahtına kurulup gidiyorum
İşim gücüm olunca, ellere figüranlık
Kulaç attığım yerde, beklenen tan, karanlık
Bırakmasa da asla, yakamı perişanlık
Kulluğun bilinciyle, kavrulup gidiyorum
Nefsimin divanından, sürülüp gidiyorum
Beni benden edenler, cezalı kalmayınca
Gözlerimin baharı, gönlüme dolmayınca
Menzilime götüren, meziyet olmayınca
Hayallerimden tel tel dökülüp gidiyorum
Gölgemin üzerine, çakılıp gidiyorum
Öttürünce boruyu, kalbimdeki nemrutlar
Hükümranlık sürünce, kara kara bulutlar
Şafağın sökmesinden, yıkılınca umutlar
Cesaretim kırk yerden kırılıp gidiyorum
Lüzumsuz iltifata boğulup gidiyorum
Şikâyetçi olmadım, can yakan arazımdan
Candan başka kimseyi dertlendirmem sızımdan
Aklımdan geçenleri gizlesem de gözümden
Olmadığın her yerden sıkılıp gidiyorum
Seni göremeyince, yığılıp gidiyorum
Neler geçer zihnimden, düşünceye dalınca
Ben bana yük olurum, özlemim çoğalınca
Eşiğin arkasında, bir başıma kalınca
Tespih böceği gibi bükülüp gidiyorum
Hasretin kurşunuyla vurulup gidiyorum
Delibal çilesini, ellere döktüğünde
Gözlerinin nurunu, yıllara döktüğünde
Mızrabım sensizliği tellere döktüğünde
Alt dudağım çeneye büzülüp gidiyorum
Kirpiklerimin bendi çözülüp gidiyorum
DELİBAL – Celil ÇINKIR