0
Yorum
10
Beğeni
5,0
Puan
530
Okunma

elimi eteğimi çekeli yaşamak denen bu meseleden
ruhumun en pejmürde haliyle uyandığım yataklardan
sahilde tuttuğum martının kursağından çıkan
sardalyaların yüreklerine kadar sevdim bu hayatı
inadına değil mi öyle kolay kolay bırakıp gitmeyeceğim
Ay ışığını şarkıları ve dahi ille de uzun saçlı kadınları
şimdi kesif bir bulutun içinde bir başıma kalmış gibiyim
adımı sorsalar hiç tereddütsüz yağmur diyecektim
mevsimi uymadı konuşacak insan kalmadı sustum
kaderimi kendi dilimden kara bir tahtaya yazdım
deniz kabardı tekne yan yattı kelimelerim boğuldu
saçlarımı lodosa vereli tartışma konusu oldu
ufuk çizgisinde kırılan kirpiklerim
balıkçı barınaklarında suyu aşka çeviren piri fanilerin
ben ise istiflenmiş ağların kıyısında uyuyan bir kediydim
yüzünde kadim şehirler atlası gibi duran
kısık küçük gözleriyle avuçlarında ağ onarmaktan
kesikler içinde kalmış ellerinin acısı hatırlattı bana aşkı
Tanrının her yeni günü yenildiğime bin yemin edebilirdim
lakin lodos kuvvetiyle fısıltıları sese çevirdi duydum
oysa alevin başında takatten düşmüş uyuduğumu sanıyordum
’’ Eğer bir gün kimsesiz kalırsan o tanıdığın yerler sana yabancı gelirse
bütün dünyan alt üst olmuşsa bu yalnızca geçici bir durumdur merak etme
kendini aşka ve bana kapatma yüreğini açık bırak
aşkı ve hayatı sana yeniden öğreteceğim dedi ’’ Tanrı
5.0
100% (6)