5
Yorum
39
Beğeni
0,0
Puan
595
Okunma
Uzun bir seferin son saati gözlerin
vagon, vagon içmişliğim de vardır
İçli içli dökülürken yüreğimin rıhtımına
canımın içine anlatım seni taa içine
her sancısını işledim yar diye
vurulmuş bir serçenin kanadına gömdüm
dert kapısına kırk kilit vurdum
mini minnacık derdimi yine de anlatamadım
ağırmış gecenin koynunda umutlarım
tüketmeden boğum boğum gecenin örgülü saçlarını sırtlanıyorum
yangın çıkarıyorum topraktan bulutlara
buruk yağmurlar düşüyor avuçlarıma
Buram, buram sen kokuyor toz bulutları
yorgun dünyanın düşlerini emziriyor yüreğim
yedi kat iklimlere sürüyorum atın yelelerini
yol uzun, uzun bir yol
masal diyarlarına sürüyorum ayaklarımı
kırlangıçların izini sürüyorum parmak uçlarımla
homurdanan rüzgara inat savuruyorum ruhumu senli yollara
elimde eskiden kalma bir bağlama
heybemde olabildiğince senli düşler
yüreğim tıka basa sen
gözümden yüreğime düşen yine sen
ah nasılda severim seni bir bilsen
hüzün yok gönül kapımda, olmadı hiç sana
bil isterim mavinin sessizliğinde sana dökülen mevsimleri...🍃