2
Yorum
13
Beğeni
5,0
Puan
657
Okunma
Kim ki,
ışığıyla tutuşturan ay altında
bildiri okur gibi sevişen, ten
ve onun mukaddes mağrasından çıkıp
sabaha kaynar katran dökerek
ağulu yüzünün örsünde döver gündüzü;
odur, kış kaplamış ruhunu
bir mezar taşı gibi gövdesine saplayıp
kendinden geçerken ıslık çalan;
odur, mürekkep tutmaz parmak uçlarıyla
bir saltanat kurup, anla emriyle
müminlerini arayan;
odur, kendinden yırttığı sayfaya
anlıyorum yazıp, konuşmaya başlayınca
biraz rahman, fakat birazdan fazla
müntekim olan
:
Eskiden olsa, şairler bile inanmazdı.
Hep aynı cümlede buluşan,
anla ve anlıyorum çiftinin
ensest olduğuna. Oysa şimdi,
bu cüssede bir cümle nasıl
göğsüne buzdan hançer saplanıp, katledilir,
ve bir hiçmiş gibi kadavraya çevrilip
delik deşik edilir. Hepimiz biliyoruz.
8122bin22İst.
5.0
100% (5)