8
Yorum
28
Beğeni
5,0
Puan
1592
Okunma
Menekşeli iklimlerin akşamlarında
Dinmişken yaşlarım sel olup gelir
Kalksın zındanların karanlığı gözlerimden
Yeni bir Güneş gibi doğsun sabahıma müjdeler
Bir şiir tutturmuş gidiyorken kendimce
Kim dokundu bilemem
İçimdeki paslı keman tellerine
Hem dinmişken gurbet hasretliğim içimde
Masmavi günlerim beni mutlu ederken
O özlem dolu sabahlarım
Bana yağmurla koşarken
Şarkılarım bir çarpıp ufuklara
Bir bana koşarken
Kim dokundu
İçimdeki paslı keman tellerine
Sensizlik
Gelip otururken bir karlı akşam vakti
Nağmesi ayrılığının dert yağdırdı üstüme üstüme
Yüreğim dayanır mı sanırsın bu od’una
Yitiririm kendimi bu koca evrende
İçimden silemedim işte
Bu bitimsiz hüzünü
Mevsimsiz düştü-düşer dalımdan yaprak
Neredesin ! diye kimlere sorsam
Yanıtı yok diller suskun, gözler bakmaz gözlerime
Düşüverir zamansız ayrılığın takvimlerime
Resmi çakılır sen yokken
Gözlerime yüzünün
Sensizim
Paramparça baktığım aynalarda gözlerim
Göz yaşım camlarda
Yağmurlarla yarışır
Bir şarkıdır kalan, anımsadığım yarım
Yorgun kuşlar gibi
Gözlerimde uzayıp giden akşamlar var
Ezik bir Eylül’ün içindeyim
Bütün yağmurlar yalnızlığımı biliyor
Gurbet sancısı çekiyor yüreğim
Kendimi acılarla kol kola buluyorum
Rüzgarın sesi penceremde
Dolaşırken ıslık ıslık
Ayrılığın sesinden tanıyorum
Sen diyorum hep
Bütün hicranlar bende bu akşam
Yokluğun omuzlarımda kollarım düşük
Çığlıklarım yüzümde gizli
Kaybolmuş gülüşlerim sokaklarımda
Yorgun bir gece gibiyim bilsen !
Tüm çiçekler üşüyor içimde
Perde perde yükseliyor
Dertli şarkılar duvarlarımda
Hayalimde uzayıp giden yıllar var
Çaresizliğimi anlamıyor insanlar
gÜNAY kOÇAK 14.11.2022
5.0
100% (23)