2
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
578
Okunma

Aralık sabahının güneşiyle
soğuk sis dağılmak üzere
güller ve çalılarda su damlası bırakarak
parkta üç sıçrama taşı
köşeleri çamura batmış
münzevinin ömrü hangi köşesinde ölmüş?
Üç güvercin, bir saksağan, serçeler
ve taşlar arasında bir mısır koçanı,
cebinde hapsedilmiş yıldızlar,
saçlarına gömdüğü fırtınalarla,
yaşlı bir münzevi bu şiirdeki.
Hayaller dolanır çevresinde
görür çektiği bütün ahları
aynalarda büyüttüğü acıları
ana kokulu çocukluk yılları
derinden sancıyan kavak yelleri
yastık altında biriktirdiği düş kırıklıkları
uzayan saçlarında uyuyan
gözyaşından kopmuş kelebekleri
hüznünün suyunda yıkamıştı tüm çiçekli mendilleri
ama bunu kimselerin bilmediği.
Münzevinin elleri kırışıklıklar içinde
ilerliyor boşlukta
kendi görüntüsünde
sendeleyiş içinde
sessizce
parkta
belirsizce akıp giden bir buzul
silik sabahta
dakikayı aşan çok uzun bir dakikada
yitirmiş neyi varsa
pişman olmadan hiç
artık yalnız
hiç bitmeyecek bir uyku içinde
hiç bitmeyecek gecenin.
Üç güvercin, bir saksağan, serçeler,
taşlar arasında bir mısır koçanı ve
köşeleri çamura batmış sıçrama taşı
belki hiç yoktular
avuçlarında uyuttuğu
unuttuğu köpüktüler
belki de…
FATMA LEYLȂ DENİZ
5.0
100% (3)