8
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1449
Okunma

Dört duvar...
Neden hiç konuşmazsınız benimle
Tanıkken hıçkırığıma
Neden duydum, demez de
Suskunluğa gömersiniz dilinizi?
Bir küçücük pencere var
Gün ışığını odama misafir eden.
Neden bilmem
Güvercinler neden
Bu boşluğa bırakırlar yumurtalarını?
Uçmaya çalışıyor yavru kuşlar,
Kanat çırpışlarında umut var...
Keşke benim umutlarımı da
Alsalar kanatlarına,
Belki zamansız uçarlar o vakit...
Şimdi oturdum da şu tabureye
Ya da uzanıp şu ranzaya
Dikip gözlerimi tavana
Düşünüyorum...
Dışarda hayat nasıl ki acep,
Ne yapar ki sevdiklerim...
Dışarda olsaydı bu garip bedenim
Ne yapar,
Kimin yanına giderdi ki...
Yok azizim, yok
Kuş olmak varmış dünyada
Kuş olup da uçsam
Varsam anacığım yanına
Mis gibi bir çay demlese,
Bir de ekmek kızartsa....
Kokusu geldi burnuma buram buram.
Ordan çıksam
Babamın kabrine gitsem
Sorsam ona
Hangimizin hücresi daha rahat,
Daha huzurlu...
Güler bana babam,
Kalmışsa dudakları...
Güler de
Hesabını verebildiğin her yer
Huzur yatağıdır, der.
Öyle de
Ben bu mapus damına
Bir başıma
Neden girdim ki...
Bilmiyorum.
Hesap mı...
Bilmem ki nasıl verilir?
Ayaklarımı uzatıyorum,
Ranza büyük geliyor...
Camdan bakıyorum,
Zifiri karanlık,
Tek bir yıldız yok.
Gardiyanlar sohbet ediyor,
Kaşık sesi geliyor bardaktan...
Ah be anacığım!
Şimdi koğuştakiler özler mi beni.
Yok be ,
Kim özler ki beni,
Kim...
Günlerdir ne arayan var ne soran,
Unuttular gardiyanlar beni burda.
Şu uçmaya çalışan kuşa desem,
Çıkınca bu dehizden
Uçar da konar mısın Fırat’ın kıyısına
Ondan bir yudum su içer de
Selamımı iletir misin
Sorana, sormayana,
Cümle insanlık alemine
Ve
Ona
Göremediğim al bayrağıma.
SERAP HOCA
30.08.2008 14:53