esip savurdu saçlarını rüzgar dudağına buselik tutturup dindi yağmur ve toprak dingindi…
Aslı Aydın
Paylaş:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
bugün sanki şanslıyım hangi kapıyı çalsam güzel bir şiir karşılıyor ya gece çok demli yada bu kapıların ardı güzel...belkide ikisi...güzeldi bu şiiri okumak yüreğe sağlık...
sevgili Saba, yine döktürmüşsün sözcükleri, yine bir mızrap olmuş kalemin, melodi ve renkler bir birine karışmış ve duygu seli haline dönüşüp seni önüne katmış, sonra okuyucuya ulaşıp onları da sürüklemeye başlamış. Tebrikler, teşekkürler...
dilimde, kavimler göçünden kalma bir yol türküsü, ......................................aklımda, söze dönüşmeyen sesler,
yüzümde gülücük diye taşıdığım hüzün, .....................................boynumda, mor hamaylı gözlerin
ve yüreğimde !! aşkın kehanet korkularıyla sabrımı yoklayan esmer geceyi ayın öbür yüzündeki ihaneti tanrıyı ve seni,
hakimin hükmüne kırılan kalemi, ve çekilen bıçağın
aşkın kirli tarihinden akıttığı kanları soluk ve soğuk yüzlerin sinsi pusularını
celladın cüzzamlı, kanlı avuçlarını ve her an tetikte, aklı firarda sevgilileri...
bir seni bildim , bir de yirmi dört saatin gece olduğunu geçmiş zaman kipinde bütün umutları gelecek zamana bağlayan bağlantısız bir bağlaç ve güneşe devrilmeyen devrik bir cümle gibi her şeyin anlamından koptuğumu
Bakın!... Türk Edebiyatı'nın en önemli metin çözümleyicilerinden olan Sayın Prof.Dr.İskender Pala ne der: "Anasır-ı Erbaa "dört öğe", "dört element" demek. Biz ona "Dört Güzeller" dedik. Hani hepimizin bildiği toprak, su, hava ve ateş... (Terra, aqau, aer, ignis)... Yerkürenin galaksideki oluşumunu sağlayan dört unsur bunlar. Kimyada bir bütün veya bir yahni oluşturan şeylerden her biri...."
...
İşte bir sabah vakti yüreğinizin aç kalan sofrasına saba tadıyla çöken bu hüzzam mısralarda o dört elemntı de bulursunuz... Ama bir farkla; ateş... su... hava.. ve gerçek kimyasal sevda... Bu çok farklı bir bileşim.
...
Bilim ilerledikçe dört elementin sayısı her gün birkaç tane daha artıyor ve periyodik cetvelin listesi gittikçe kabarıyor ... Seba'nın bu kızıl mısralarıda öyle işte... Yani; sofra tuzunun iki, şekerin üç element bileşimi olduğunu, cep telefonunun kırk element içerdiğini, insanın otuz elementten yaratıldığını acı gerçekler olarak biliyoruz. Bilmesine de; Dört element ise insanların hayatı yaşarken biz insan olarak bu hayatı bir an olsun farkına varmıyoruz.
"...
toprak bir yudum suya hasret yarılmıştı nâr’ından yangın yeriydi zaman…
..."
Yine de mısralarda zamanın bir kum tanesi gibi eridiğini görebiliyorsak ve zamanın bir nisan yağmurunda en iç yangınlarımızı ıslattığına kani geliyorsak ve bir müzik veya hoş bir koku duyabiliyorsak; yaşamdan Seba gibi...
Cemre'yi düşüreceği yerde düşleyip seviyor, umutları yeşertip bulutların koynunda, ağlamayı unutturuyorsak her gece gözlerimizin kıyısında;
"... cemre düşmüş umutlar yeşermişti dağların zirvesinden
..."
Ve o iç alevimizle tutuşturabiliyorsak bir ocağı ve o ocağın çıtırtısında hayallere dalıyorsak iki içli mısrada; değil dünyayı, cenneti görmüş gibi olmaz mıyız?
"...
yanık karanfil kokuluydu gece mısralar efsunlu imgeler esrikti...
..."
Bize (dahası bu aptal Umutadam'a) bu duyguyu veren işte sizin önemsemediğiniz o dört ögedir. Gözünüz ister gökyüzüne ve yıldızlara, ister okyanuslara veya yağmura, ister bir kör bir yangına veya ışığa, isterse bir ağaca ya da ağaçsız bir mezara bakıyor olsun... "Anasır" her yerde kuşatır, sarıp sarmalar sizi... Belki şefkatli bir anne değildir bu şiir gibi ama; Sayın İskender Pala'nın da kitaplaştırdığı 'Dört Güzeller' gibi kültür ve medeniyet boyutuyla bir kılavuz da olamaz mı?
"...
gece sıyırdı siyah tülünü üzerinden tez canlı heyecanlıydı…
toprak bir yudum suya hasret yarılmıştı nâr’ından yangın yeriydi zaman…
…"
Hiç bir zaman yanmamak adına; "Anasır-ı Erbaa " yani "dört öğe", "dört element" için de her daim buluşmak üzere...
Yüreğine sağlık Seba(Aslı) kereminin ışığıyla gecemiz aydınlık...
Saygılarımla... Orhan BOZKURT (Umutadam)
.
umutadam tarafından 8/30/2008 4:18:42 AM zamanında düzenlenmiştir.
toprak bir yudum suya hasret yarılmıştı nâr’ından yangın yeriydi zaman…
Damla damla ıslandım yağmurundan Zaman yangınında bir avuç küldüm oysa Eridim Küçüldüm her damlada Geç kalmasa gönlüme cemre Bir kıvılcım yeter alevlenmeye.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.