8
Yorum
30
Beğeni
0,0
Puan
477
Okunma

Bir damla düşer önce serin saf ve dingin
Söndürür içini kavuran yangını
Sonra çoğalır büyür damlalar ırmak olur coşar
Kapılırsın fark etmeden huzurun şakrak sesine
Gülüşler değer en derin yaralarına
Unutursun gelmişini geçmişini hüznün
Ruhuna nakşolur bütün çizgileri yüzünün
Borçlanır gözlerin ormanın en derinindeki yeşile
Suskun nağmeler dökülür kaleminden
Gölgelerin en karanlık yerinde
ıssız duygular devşirirsin
Kimse duymasın bilmesin istersin diyemezsin
Tılsımlı bir rüya sanki Picasso tablosu gibi
Biraz karmaşa, biraz gizem, azıcık gerçek
El sallarsın ardından güle güle diyemezsin
Adı eylül, güneşin üşüttüğü solgun renklerin perisi
Bazen karanlığın içinde yağmur sesi
Kimi zaman uzak bir pencere ardında menekşe
Tıpkı geceye doğan ay gibi ışıltılı bir yolun içinde
Binlerce yıllık kadim bir anı topluluğu raks eder gibi
Eylülün koyu kıvam romantik melodisi eşliğinde
Şaire ilham olur solgun yapraklardan bir roman
En hassas sözcükleri seçmeli şimdi zaman hala elindeyken
Sepete eklemeli en değerli temennileri
Üzmeden kaybetmeden eskiyen güzellikleri
Madem yeni bir yıla devindi ömür, yol senin
En güzeli, en iyiyi, dilediğince doya doya yaşa, umut senin
mutluluk senin olsun
Abdurrahman Güleç