5
Yorum
28
Beğeni
0,0
Puan
379
Okunma

sen,
bir ömre sığmayacak kadar büyük
hasretim
hep bir yanım eksik yokluğunda,
hep bir başına
çayımın şekersizliğinden tut da
ütüsüz gömleğime kadar
kiremitsiz bir damın altında
yağmurdan saklanmak gibi
yalnız ıslanmak
hasret yağmurlarında,
zerdüşt’ün sönmeyen ateşi,
su döktükçe harlanan
hasretimdin
sonsuz açlığım, ekmeğim, suyum
babilin asma bahçelerinde
kan sarhoşluğum
nemrut’un uğruna kuleler dikip te ulaşamadığı
güneşim
buldum bulmasına,
tıpkı avuçlarımda fitili ateşlenmiş bir bomba
ne bırakabildim, ne söndürebildim,
korktum severken incitmekten
hâlbuki onca zaman
bebeklerin gülümsemesinde aramıştım
kedimin başını okşarken çıkarttığı mırıltısında
bayram çocuklarının sokakta şen şakrak koşuşturmalarında
senin adın özlemdi,
menekşeydi, papatya, gelincik
tepelerin üstüne çöken
bakır kızıllığında bir orman ışığın
sen umut, yaşama sevinci,
mutluluğun tuvalde ki resmi
sen ,
bir ömre sığmayacak kadar büyük
hasretim
Abdurrahman Güleç