5
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1456
Okunma
"Vefa da karavana bir sözcüktür,
eski bir tanrının ağzından kaçan."
Yıldızların gök şamatası
uyanan bir çocuğun yarı bakışında,
İki kez üst üste
acı < gözyaşı elzeminde
kahır sıradanlaştı.
Bana bu kuşun adını verdi
yolun başında tüm insanları kucaklamak isteyen bir çingene
dört duvar arasına sıkışmış bir tanrı,
Ellerinden aşk silkeleyen kibar bir kadın ya da
ateşi açlık olan yarım bir şarkı.
Göz ucunda asırlık gökkuşağıyken
gözyaşımın aciz intihar terekesi
bir halıyla denize yuvarlandı,
Islığını şaşırdı albatros
can çekişen bir mum gibi titreyip
kendi kanatlarıyla yalanlandı.
Sonra ışığı kapanan yüzlerce ev
bahçede ölen bir fırtına sonra,
Bahçe ağladı
Gökler seni kurtarsın, rüzgarımın yoldaşı!
kendince yağ artık
kendi bereketin derdince ıslansın
ben ağladım.
Beyazdan öteye seyr eden bilir
sözün bu son günahında merhamet
sancısında kendine özlemi saklı,
Peşinde yaramaz çocuk taklidi
tek terk eder kaplumbağa meydanı.
Bir soğuk gürültüyken deniz bende
bu dalga sana bu dalga kendime
bu dalga da gök halının altına,
Yalansız ve yarasız bu hıçkırık
bir titreyip
artık senin bakışınla gülüyor yalnızlığına..