1
Yorum
12
Beğeni
5,0
Puan
426
Okunma
Varlığı siyah, belki halfeti gülü kadar hilekâr;
belki halittir
soğuk bir dağ esintisinde eriyen.
Kanat sesleri duyulur elbet
kadim bedizcilerin fırçalarında,
gü’ya nispet, gü’ya rağmen
yahut gü ile birlikte.
Darlığına da vardır çare
bir dost, bir aşık
belki bir yalnızlık kitabı...
Kara kutular ardında yeşeren sakal yosunu belki,
belki gü’ya hasret, belki kendine nefreti…
Yârlığı eskitir, soldurur…
tahammül yoktur yârlığına.
Kukumav kuşları söyler şarkılarını
bazen boz baykuşlar,
bazen gü’yu aşan zağar ulumaları…
Gü’ya öykündüğü geceleri vardır
aniden artan soğuğun vücuda kattığı silkinmeler
gü’nun varlığını aradığına işarettir geceleri.
Şafağın ışıklarıyla parıldayan kırağı taneleri gibi
gü’nun huzurunda ısınır,
gü’nun varlığıyla erir,
gü ile geçer sırattan,
gü ile erecektir Beatrice’in yanına.
5.0
100% (5)