27
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
3467
Okunma
Ellerimde şimdi ne kaldı senden,
On sekizindeydim indim trenden,
Henüz ayrılmıştım yardan, yarenden;
Saçlarımda Erciyes’in ilk karı,
Arşınladım bir bir sokaklarını...
Beni önce çekti Kurşunlu Cami,
Sonra el uzattı Hunat Hamamı,
Göründü yüceden şehrin tamamı;
Derin uykulara dalarken şehir,
Sarhoş narasıyla bozuldu sihir...
Otel odasında donarken zaman,
Özlemler içinde gözlerim duman,
Yine gurbetteyim, aman ha aman !
Ömrün baharıdır, gençliğim dayan,
Bulunur mu dersin feryadım duyan?
Unutmadım yarım bardaklık çayı,
Yollarımı kesen nazlı Ayça’yı
Daha doldurmadan ben iki ayı;
Hasret düştü yüreğime kor gibi,
Eridi umudum yağan kar gibi...
"Gesi bağlarında dolanıyorum,
Yitirdim yarimi aranıyorum"
Her gün bir aynada taranıyorum;
Bana benzemiyor ellerim, yüzüm,
Sanki yıllar yılı böyle öksüzüm.
"Yarim İstanbul’u mesken mi tuttun,
Gördün güzelleri beni unuttun"
Gönlünde sevdayı kaç pula sattın ?
Boş bir kuruntudur belki benim ki,
Sevda satılır mı diyemedim ki.
Benim için büyük şehir Kayseri,
Delikanlı gönlüm gezer serseri,
Geceleri adımlarım her yeri;
Gözüm kalır ışık yanan camlarda,
Kaybolur giderdim uzun gamlarda...
Duvar yazıları, kağıt afişler,
Gece boyu kimler, kimleri fişler,
Geceye düşerken ağırdır taşlar!
Daha toydum, anlamadım, bilmedim;
Çoğu zaman eve bile gelmedim.
Anlayana bekarlık bir sanattır,
Gençlik ruhu bildiğimiz kanattır,
Yaptıklarım yaşamaya inattır;
Ne de olsa benim ilk gözarımdı;
Sonra saçlarıma yağan karımdı.
Erciyesin kar var mıdır başında?
Herkes bir hevesle günlük işinde,
Başkentlik rüyası yatar düşünde;
Düştüm yollarına, gencecik, çocuk,
Ağzımda kalan tat, pastırma, sucuk.
Burada tarihi taşa oymuşlar,
Evliyalar gelip, gönül koymuşlar,
Ölürken yiğitler, daha toymuşlar;
Çağırmış yanına Gevher Nesibe,
Bilin Kayserili, gelmez hesaba....
Hayrettin YAZICI
5.0
100% (1)