14
Yorum
36
Beğeni
5,0
Puan
1107
Okunma

’’Şimdi göğe biraz turuncu ,
yere biraz mavi katıyorum.
sonra sen bi güvercin oluyorsun,
kanatlarından öpüyorum...’’
Taa Kalü belâ’da tanışırmış ya ruhlar
elleri hep dosttur ya hani birisinin
Yeni tanıdığınız;
ama çok eski bir yüzdür anımsadığınız.
Tam da tüketirken anılar son kozlarını
çıkıp gelir gurbet sürgünü türkü gibi
iki çelişki arası uzaklıklar.
Bana beni hatırlatır dost çiçekleri.
Mavisi küflenmiş gökyüzü
Gösterir yılların eklem yerlerini
İki şiir aydınlatır geceyi.
Dakikalar biriktiririz usanmadan.
Yürekler önde
bineriz akrebin tepesine.
Çelme takarız çelimsiz bir güne.
Muhalif rüzgarlar araya girse de..
Sustukça; sözcükler başlar çoğalmaya
Temcit pilavı gibi dönüp dolaşıp
aynı yere gelsek de
misafir oluruz düş saatlerine.
Göçebe bir korkudan
yaralı kalacağımızı bile bile..
Besleniriz bekleyişin sessizliğinde.
İmgelem serasında
Ön yargılar geliştiririz sabaha kadar.
ve geçeriz bitmemiş sıcaklığın içinden
sevgiyle..
Sorarız kendimize;
sahi kalbim yaşadıklarımız kaç yaşında..?
Alışkanlıklar tüccarı hayat.
Bozmak zorunda mısın
gönlümüzün terazisini her zaman..?
Bir dua ile açarız avuçlarımızı göğe.
Selam durduğumuz her gün
yeşillensin telgraf direkleri gönlümüzde.
Gözlerimiz rengarenk baksın evrene.
Hanımeli koksun çığlıklarımız
her yeni günde.
Gülüşlerimizin yeşil taşlı peçesinde..!
Ferdaca
5.0
96% (22)
4.0
4% (1)