1
Yorum
11
Beğeni
0,0
Puan
945
Okunma

Bizim Oymak beyi bir iftâr vakti
Açlıktan neylesin rüzgâr çitledi
Giyindi kuşandı gravat taktı
Eski merdiveni beş’er atladı
Kapıdan çıkınca bahçeyi aştı
Caddeye çıkınca yüreği coştu
Balkondan gördüğü dallara koştu
Meyveleri gördü gözü pörtledi
Meyveler beleşe gelsin diyordu
Sadece üç çuval dolsun diyordu
Bu fukara midem gülsün diyordu
Çuvalları öptü sevdi sırtladı
Ya Allah diyerek saldırdı dala
Sanki ellerinin her biri pala
Anlamadı birden düşünce yola
Ayak sızısından aklı çatladı
Yerden melül melül baktı ağaca
Bir tek meyve düştü geldi avuca
Gözleri kızardı sulandı bolca
Dedi bu kör nefsim yersiz hortladı
Sildi üstü başı çeşmeye geçti
Orucu unuttu şaştı su içti
Oruç akla geldi izânı göçtü
Dişleri sıkarken dudak kıtladı
Kağıt toplayanlar yetti imdada
Araba doluydu boş gazoz soda
Uzandı üstüne affetsin Hüda
O çöp arabası derdi katladı
Araya araya evi buldular
Sonra bir kaz gibi onu yoldular
Sekerek inerken kıs kıs güldüler
Kağıtçı kaçarken üçten dörtledi
Anladı bu gece bozuktu hava
El boş dönüyordu hazırdı tava
Başını saklarken yedi oklava
Zannetti beyninde kazan patladı
Dedi ki bak hanım bu dost tuzağı
Makberî bulamış dallara yağı
Düşe kalka kırdım dalı budağı
Ayağa kalkarken beli kütledi
_____Makberî