3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1433
Okunma
GöRüN EReNLeR
Aklım düğüm eden nice zorluktan
Yorgunam bir akıl verin erenler
Hanemi acıyla sarsan darlıktan
Âkıbetim hayra yorun erenler.
Ağızdan çıkan söz olmuşsa ağu
Geçmez sanılmasın gençliğin çağı
Haksız kurutmuşsa bahçeyi bağı
Bağbandan hesabın sorun erenler.
Zemheriye çalan haram güzleri
Milleti kandıran yalan gözleri
Günahkâr arlanmaz kirli yüzleri
Dostluğun yurdundan sürün erenler.
Serkeş ve avare gezip tozana
Kargaşa çıkartıp huzur bozana
Mazlumu güçsüzü her gün ezene
İbret olsun deyu vurun erenler.
Zamanı gelirken kaçılmaz göçün
Kimden sorsam aslın ağaran saçın?
Muhabbet ilminden bal vermek için
Gönül dağım içre girin erenler.
Bana göre değil ne şöhret ne şan
Makam mülk insanı eylemez zî-şan
Gördüğüm zilletten oldum perişan
Tez elden yanıma varın erenler.
Tükendi kelâmım hal yok kalemde
İnsanlık yangında gönlüm elemde
Garibem yalnızam ben bu âlemde
Beni kucak kucak sarın erenler.
Burhan’ım ağlaram kahır ne çâre?
Kuruyan gönlüme nehir ne çâre?
Ben zaten ölmüşem zehir ne çâre?
Şu bedbaht halimi görün erenler.
zî-şan: şanlı, meşhur, şerefli.
(02.12.2007)
Burhanettin Akdağ