1
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
1481
Okunma

Leyla, gönlümün turkuazı
Ellerini, bu kentin hangi yaldızlı yüzüne koymuşlar ki
Ellerimi ellerine uzatamıyorum
Gözlerini hangi kör düşüncede saklamışlar ki
Gözlerine bakamıyorum
Ayak izlerini hangi kaldırım taşlarının arasına saklamışlar ki
Bir kaplumbağanın yavaşlığı içinde
z’amansız dolanıp, bulamıyorum
Leyla, gönlümün turkuazı
Her akşam gün batımına yakın zamanlarda
kendimi dışarıya atıyorum
Beynimin en küçük hücresinden başlayıp bedenimin her yerini saran yüzünü görebilme ihtimaliyle İstanbul’u köşe köşe umutla dolanıyorum
Leyla, gönlümün şiiri
Ruhumun dört bir yanını kendine haps eden
ruhuna dolanan şarkılar
Hangi sokak sanatçısının
dilinden dökülmüş ki
Binlerce dudaktan tenime değen
şarkıların içinden bulup çıkaramıyorum
Saçlarını, kentin hangi hırçın rüzgarlarına bırakmışlar ki
Onlara bir daha dokunamayacağımı bile bile
oturup bekliyorum olmayacak yerlerde
ah
Bu İstanbul’un şaşaalı görüntüsüyle kandırıp seni bana imkansız kılmışlar
Ve bu istanbul’da
Sana dair ne varsa
Hepsini kuşların gözleri önünde
acımasızca yok etmişler
Ve şimdi Leyla
Sen gidiyorsun bu İstanbul’dan
Ben gidiyorum
Sen gidiyorsun benden
Ben gidiyorum kendimden
Ve bu istanbul’un kaldırımlarından
Bir hikaye daha eksiliyor
Aşk kör oluyor
Aşk kör ediyor, gönlümün ... 😔
A. Haluk Fidan / Leyla, gönlümün turkuazı
04.04.2018
5.0
100% (5)