28
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
2805
Okunma

bir garip düş gördüm dolunayda dün gece
ihtişamlı atlastan dokuma bir gökkubbe
ince nakış samanyolu saklıydı içinde
desenleri sırma ipek işleme
üç endaze ölçü verdim terziye
diksin esvap gönlüme giysi diye
terzi olur verip derhal dedi
yıldızlar sa ardımdan sıraya girdi
aldım makası solacık elime
iş düşürdüm peşin peşin gönlüme
kesip en yalın tenhasından kumaşın
biçtim gönül gözümle özene bezene
dikişte kumaş attı makineden
çıktı iplik açılan kesitten
kara delik yama aldı gönülden
uçup gitti tüm düşler beynimden
gece oldu gün yanınca derdinden
kaldım ezgisiz bir başıma yüreklen
savrulunca notalarım porteden
ezgisiz kaldım vazgeçip besteden
çekimine girdi yıldızların altıda
tüm şarkılarım terk_i diyarda
titreşimsiz duran ses tellerimin
bir ıslık uzağında misafiriyim
boşlukta güz kırığı dal gibi yetim
rüzgârda kayıp deli bir yelim
kuzeydoğu bir sert poyraz esti
samanyolunda nefesim kesildi
çarptığım küçük ayıda ayılmak için
bol köpük az telve bir kahve içtim
dolunay tabak oldu fincanıma
fallar kapattım kara bahtıma
dünyadan sordum halim nicedir diye
sekiz gezegen girdi hepten krize
gerilmeden dolayı şaştılar yörüngeyi
dünyada sonunda dağıttı ekseni
devirler anafora tutuldu gitti karanbole
mardukla randevuya yetişemeyince
patlamak düştü kızan güneşe
kıyamet erken oldu yer küre ve evrende
baş edemediler gitti insanî düşlerle
kendine gel ey gönlüm uyan artık rüyandan
yoksa yıkılacak başına gökkubbe
kalacak şeytan yanında bir melek
ipek atlas giysi senin neyine gerek
üryân geldiğin garip dünyadan
yaraşır sana ancak çıplak gitmek...
kiraz çiçeği
Gönül Ersin
21.07.2008 Akçay