25
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2505
Okunma

yüreğimde kilitli sevdaların küf kokusu
ellerimde maviliğe uçurduğum kuşun teleği
yediğim simitin dökülmüş susamı kucağımda
dizlerimde bir ağırlık küreğe mahkum haldeyim
ayaklarım prangalı adsız diyarlara
gitmiyor yol almıyor ki gemilerim küreksiz
terk edilmişim ıssız bir adaya kementsiz
düşler mi getirdi beni bilmediğim bu diyarlara
yoksa içimdeler mi karabasanlar düşlerimle
bu feryat nereden geliyor kulaklarıma
ne bir kuş uçmakta ne kervan geçmekte yakınlarımda
gözlerimde pus fersiz fenersiz kalmışım açıklarda
nasıl görüyorum kendimi ayna yokluğunda
hayırsız yüreğinde kalmıştım mazi denen geçmişte oysa
sızın duruyor burnumun direğinde kokun tenimde
sensiz öyle çaresizimki öylesi yıgın öylesi bitkin
korsan ganimeti sandıkta kilitli kalmışım bezgin
pekii nasıl görülüyor o halde buradan dışarısı
kayıp anahtar kimbilir ne yöne atılı
bu sızı nereden geliyor serçe parmağımdaki
ellerimde sadece kuş tüyü kesmesi ince bir çizgi
açar mı acaba maymuncuğum yapsam kilidini
deliğinin içinden kimbilir daha neler geçti
içimden geçen anılar gibi yüreğim ezik
hatıralar sanki ağlarda takılı sürülerce balık
zoka yutmuş gibi çırpınıp duruyorlar yazık
bildiğim nice anahtarlar gibi dişleri kırık
dururlar onlarda hareketsiz kapı deliğine takılı
evir çevir dönerler boşlukta bi_çare ben gibi
onlarla ne açılır kilidi kapının ne kapalı tutulur
göz deliğinden seyri bitmiştir izlemesi gönlün
geceden gitmiştir bohçasız bir başına
yanında götürecek nesi kaldıysa
yosunlara dolanmış çürük kırık birkaç anıdan başka
artık gün geceden geçmiş yarını rehin almada
gece günsüz gelmekte olanca karanlığıyla
gidenlerden olmamak gerek ey gönlüm kal buralarda
yoksa
ardlarında bıraktıklarını nasıl toplar bu yürek
boz bulanık sularından sapsız kepçeyle...
kirazçiçeği
Gönül Ersin