15
Yorum
31
Beğeni
0,0
Puan
533
Okunma

derdi yok sokağında otururdum
işçi ellerim makinede
duyumsardım işçi olduğumu
acıktığımda
karın tokluğuna çalışmanın
ne demek olduğunu
hep önüne eğilmekten
ileriye akamazdı işçiler
yükselir giderdi karşılarındaki dağ
anlamazlardı
nasıl bir ağ atılmıştı üstlerine
nasıl bir duman
girerlerdi içlerine
sivri minare uçları gibi
boğar, karartırdı havayı birileri
bir müzik çalsın isterdi sokak
çevreyi umutla saracak
ılık bir yara bandı
bir şarkı sımsıcak
karanfil sokağından geçerdim
evler birbirinden uslu
insanlar öyle yumuşak
bir yumak atılırdı sanki ortaya
ve.. kedi insanlar
oyalanırdı
bir şey verirlerdi elimize
bizim üstümüzü örtmeyen
kara bir silah bölünmez ekmek
bilmezdik birbirimizi vurduğumuzu
balonlar uçuruyoruz sanırdık göğe
oysa biz değildik
insanları çift çift öldüren
nede korona virüsler
kimse işçi olmasın derdi yok sokağında
sokak taşımayı bilmiyorsa
kolunda koltuk değneği
yaralı bir çok anneyi
bağrına taş basan
yüreği buz tutsun diye
dua eden babayı.
işçi ellerim makinede
kulağım kapıda
dinlerdim
bu çıkmaz sokağı
en çok da duyulurdu anne sesleri
çocuk seslerine karışarak..
1 Mayıs 2020 / Nazik Gülünay