26
Yorum
37
Beğeni
5,0
Puan
2412
Okunma

bir kuş tüyü kadar da
hafif kalan tutkumla
birazdan ben gideceğim
bizi gömmüş olduğun
o kasvet yüklü yerlere
unuttuğum o düşü yeniden
soluyacağım
yarım akıllı bu halimle
yarım yamalak da üzüleceğim
o affa mazhar sız günahlarına
hesaplaşmam da gerek ama
derin ve çok mu çok da
sessiz ve sakin durarak
yutkunup da
göz yaşlarımı affına adayarak
ne yapacağım şimdiden meçhul
neye nasıl dayanacağım da
çok belirsiz
eğreti duruyor içimin isyanları
ellerim yüreğimi tutuyor ağzımda
maziden serabın da göz kırpıyor
iki dirhem hiç çekirdek
yok şifa tutmuyor gülüşlerim
azıcık kırık
azıcık yıkık
ölüm eşiğinde beklerken düşlerim
kör düğümler bile çözülür
labirentler yol geçen hanı olur da
buradan vuslata yol çıkmaz
o nankör gönül de iflah olmaz
küllenmiyor ki hiç közü
sırtımda ki o yaranın sızısı
yüreğimi sömüren hüznü
yıkılmışlığın hayal kırıklığıyla
zihnimden de
hiç çıkmaz ki o ihanet karası
mahkum kaldığı yalnızlığıyla
oysa ki
yaşanacak ne çok gün doğardı
güneşin her gün doğduğu gibi
vuslat adında
eğer ki ihanetin
gelişte de kapıma dayanmasaydı
vadem gelip de çıktı karşıma
ne tat kaldı
ne tuz kaldı
her an sırttan hançerli bu hayatta…
AZAP...(Kadri Atmaca) 05.09.2020
5.0
100% (30)