2
Yorum
11
Beğeni
5,0
Puan
883
Okunma
aralıktı
öldüğü zaman bende
daha sahipsizdi o
evvelden önce bilmiyordum
kırılan gözlerindeki özlem dolu donuklarını saymamıştım
bilmiyordum mutluluk gibi gelip gitmişti
oysaki baba olacaktım onda saygı ile
dünyamı öğretir iken bağırmadan
kırıklığı yaşatmadan örneklerle
bir ANNE olacaktım bildiğim kadar
geceleri hep örterdim üstünü üşürdü diye
bilirdim yüreğimin tam ortasında ısınsın isterdim
bilmeden önce yarını düşünmeden haberi yoktu
sevmenin bana verdiği o yaralarını
uçsun istedim şahidim yoktu alışırdı ölmesin istedim
konar kırk mermerli bir yere yazın donmasın istedim
o güzel diki aklım ölmesin diye unutmakla yormadım onu
düştüğü gördüğüm an zayıflamıştı ellerim ve ayaklarım
tutamazdım çünkü kanatları kırk değildi
gözleri başka bir geceye bakıyordu
usul usul gider iken sabahlarımda korkmadım ve hiç ağlamadım
yaşlarım yoktu çünkü benden daha iyi birine vurulmuştu
düzeltemezdim yüreğinin ateşini başka bir kalpde atıyordu
hala bana gel diyemezdim
ruhum ellerindeydi kanım acısa bile sustum ondan
kaçtım sevginin yedi veren kızıllıklarından
onun için yaşamayı seçtim onlardan uzak durmak için
güldüm hep kendime olmayan beni üzdüm fark edemediğim
aşktı gelip beni bulup beni benden eden yalnızlıkta
avuç dolusu kıza bilirdim , kolum kadar kızabilirdim
ama yapmadım yapamadım idam olan sevgiyi onun gibi vuramadım
korkmadım aslında umuttu benim ikizim
sokakta kedileri ve kuşları sevdim güldü yüzüm
içindeki çocuğu güldürdüm
o da benim gibi öksüzdü kırık bir şiir gibi
ayrıldım şair gibi hecelerden
basit bir serbest oldum
o yüzdendir
üç satırlık adamlığım
her şeyden üç tane....
üç kuruşluk adam
yılların karanlığını çizdi
sokak lambası altında
süzülen nefesi ile kırık sözcükler
batımında
cebinde
babadan kalma suskun saat tıkırtısı
elinde anteni kırılmış eski radyo
çalan türkü tezeneden bir ayrılık bir yoksulluk birde ölüm
gece üç gözleri yoktu
tanrı ayaklarına dert vermişti
akılsız başın derdini çekiyordu
ne bir ah nede son pişmanlık
bağırarak sustu
çünkü uğurlamak istiyordu
içinde hala diri kalamayan emanetleri vardı
bir resim kenarı yırtık birde gömlek cebinde şiir gibi anlamsızlıklar
bir gariplik düştü karanlığa
başı dikliği eğildi
yanmayan tütünü düştü
devrildi uzun uzun beyaz ışığın kenarına
ve
şairi hükümsüz
bir şiirdi ansızın
duran hüzne
5.0
100% (7)